Mübarek Ramazan günü; şöyle bir bakıyor da insan gerçekten iyeye değil bu gidişat… Sadece ülkemiz için değil; bütün dünya koskoca bir insanlık için. Yangın yeri Ortadoğu, egemen güçler ABD, Avrupa, Rusya ve Çin…
Herkes apayrı bir hesap peşinde. Herkesin derdi bambaşka ve herkes kendi çıkarına ha bire asılıyor küreklere… Kimse kimsenin dostu değil ve kimse kimseye acımıyor…
İşte böyle bir zamanda dönüp kendimize bakıyorum. ‘Aklımız havada, gönlümüz tavada’ misali, boş hayaller peşinde, pembe senaryolar içindeyiz.
İslam ülkeleri içerisinde batıya ve medeniyete en yakın ve en avantajlı millet olmamıza rağmen; ‘ne yardan ne serden’ diye diye geriledikçe geriliyoruz…
Dürüstlüğün, fedakarlığın ve yardımseverliğin enayilik olarak algılandığı bu toplum, ahlaki ve manevi değerler açısından da battıkça batıyor. Tarihi geçmişimizden zerre kadar örnek aldığımızı, ders çıkardığımızı hiç sanmıyorum.
Dejenere ola ola tüm değerlerimiz yok olmuş, apayrı bir kişiliğe bürünmüşüz. İşte o kişilik ki günümüz çağında ‘nasıl insanlar olduk böyle’ dedirtiyor hepimize…
Peki Öz’ümüze dönmek, çok mu zor, çok mu kolay? Aslında ne çok zor, ne de çok kolay. Herşey öz’ünden, en öz’ünden dönüşebilir. Kolaydır söylemek, bilmek, öğrenmek, okumak, peki ya ulaşmak. O’nu bulmak, işte o da bir o kadar kolay, bir o kadar zordur.
Dünyanın değişmesini, savaşların, kötülüklerin, mutsuzlukların, nefretin, öfkenin, bitmesini hayal ediyorsak, boşuna hayal etmeyelim, öz’ümüze dönmeden döndüremeyiz dünyayı öz’üne. Önce biz bulacağız Öz’ümüzü, sonra çevremize ışık saçacağız, bulacağız, göreceğiz ve hissedeceğiz..
İşte ondan sonra güzelim bayramlar yaşayacağız, daha içten, daha samimi ve de daha candan… Herkese huzurlu ve mutlu bayramlar diliyorum…