Bir değil, üç değil, beş-on hiç değil. Ne yazık ki hainliğin sonu gelmek bilmiyor. Dış güçlerin içerdeki maşası alçak bölücüler, güzelim ülkemi kan gölüne çeviriyor, ocaklara ateşler düşürüyor. İstikrar, güven ve gelecek umutları karartılmaya çalışılıyor. Önce Doğu ve Güneydoğu şimdi de Başkent Ankara.. Önce asker, polis şimdi sivil halk..
Başkent Ankara son beş ayda 3’üncü, son 25 günde 2’inci bombalı terör saldırısını yaşadı, Pazar günü gerçekleşen saldırıda 35 vatandaşımızın hayatını kaybettiği, 125 yaralı olduğu açıklandı.
Aralarında gencecik öğrencilerin olduğu yüzlerce vatandaşımız alçak terör eylemlerinin kurbanı oluyor. Türkiye’nin başkentinde, en merkezi bölgelerde yapılan saldırılar adeta “devlete meydan okuma” havasında gerçekleştiriliyor.
Hiç bir günahı olmayan, masum çocuklar, kadından velhasıl işinde gücünde insanlar… Şerefsizce, alçakça, haince ve de ne derseniz deyin kelimelerin yetersiz kaldığı hunharca katliamlar geride sayısız dramlar bırakıyor. Kaç anne evlatsız, kaç evlat annesiz ve de babasız kalıyor?
İnsanın dili söylemeye varmıyor ama yarın öbür gün ne olacak belli değil. Kaç sayıdır yazıyorum. Bu gidişat gerçekten iyiye değil. Kardeşi kardeşe düşürmek isteyenlerin kirli planları işledikçe işliyor.
Ama yeter artık!.. Yeter!.. Biz büyük ve güçlü bir ülkeyiz, kardeşçe yaşanılan köklü bir devletiz. Tek bayrak altında milletçe yeniden kenetleneceğiz ve bizi bize düşürenlerin oyununu bozacağız.
Ne ABD’si, ne Rusya’sı ne de onların içimizdeki kirli hain maşaları artık istediklerini alamayacaklar. Siyasi erk, sivil irade, 7’den 70’e herkes elele vermeli ve akan kan, bu göz yaşı artık son bulmalı.
Şair Mehmet Akif’in İstiklal Marşı dizelerinde dediği gibi; Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak, Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak…
Evet, hamaset nutuklarını artık koyalım bir kenara. Sözler, yazılar kalksın raflara.. Şimdi hareket zamanı icraatlar konuşsun. Öyle bir şahlanalım ki dünya üzerinde hiç kimse bizle oyun oynayamasın artık…