Seçim üstüne seçim yaşayan Türkiye’nin göz bebeği megakent İstanbul, büyük zaman kaybına uğradı. 31 Mart ile 23 Haziran arasında geçen 3 ay, öncesinde ve sonrasında geçen zaman, derken koskoca bir yıl heba oldu gitti, gidiyor. Seçim gündeminde hayat durdu, herkes bekleme moduna geçti. Rutin hizmetler devam etti fakat yatırımlar ertelendi. Projeler askıya alındı. Planlamalar için beklendi.
İlk seçim olmadı hadi bir daha. Yine olmadı ve bu kez millet iradesi çok daha güçlü tecelli etti. Sonuçta bir yönetim değişimi tercih edildi. Hem de % 54.21 gibi büyük bir çoğunlukla. 25 yıl aradan sonra Türkiye’de sol, İzmir ve Ankara’dan sonra İstanbul’da da işbaşında..
İBB’de her ne kadar meclis çoğunluğu şimdilik Ak Parti’de olsa da başkanlığı CHP’li Ekrem İmamoğlu’nda. Meclis çoğunluğu için şimdilik diyorum çünkü gündemde kurulmasına kesin gözü ile bakılan iki yeni parti var ve bu oluşumlara İBB meclisinden geçişler olacağı konuşuluyor. Olursa dengeler değişebilir.
Sözün başına dönecek olursak: ulaşımdan trafiğe, imardan yapılaşma, deprem ve diğer bir çok konuya kadar İstanbul hizmet bekliyor. Siyasi kimlikler kenara konularak kente hizmet etme zamanıdır. İstanbul’un geleceği için uzlaşma, üretme, dayanışma ve hakça paylaşma zamanıdır.
CHP ile Ak Parti başta olmak üzere; ittifak partileri ilçelerde, mahallelerde ve her platformda uyum içinde çalışmalıdır. Çoğunluğu Ak Parti’li olan ilçe belediyeleri, ‘büyükşehiri kaybettik vah tüh modu’ndan derhal çıkmalı, CHP’li belediyeler de kendinde asla avantaj görmemeli.
Aynı şekilde ilçe belediye meclisleri de hakkaniyet ölçüsünde hareket etmeli. Kaynaklar, bu kentin insanları için en verimli şekilde değerlendirilmeli. Verilen sözler harfiyen yerine getirilmeli, örneğin her mahalleye kreşler yapılmalı, tasarruf tedbirlerinden taviz verilmemeli, adamcılık yapılmamalı, v.s, v.s… Yazılacak, konuşulacak konu çok, lakin icraatı görmek lazım. Bunun için birazcık takip edip izlemek lazım. Bekleyip göreceğiz. Herkese huzurlu ve mutlu bir bayram diliyorum…