İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu; ‘adaletli, disiplinli, bereketli’ sözleriyle tanımladığı ‘2023 Yatırım ve Hizmet Bütçesi’ni kamuoyuna tanıtıp, “2023 yılında toplam bütçe gelirlerimizi 95 milyar 250 milyon lira, toplam bütçe giderlerimizi ise 115 milyar 250 milyon lira olarak tasarladık. Bu durumda, 2023 yılında hizmet ve yatırımlarımız için 20 milyar lira finansmana ihtiyaç duyacağımızı öngörüyoruz. Bunun 7 milyar lirasını nakit ve eurobond mevcudumuzdan karşılamayı, yaklaşık 13 milyar lirasını ise borçlanmayla finanse etmeyi hesaplıyoruz” bilgilerini paylaştı. İstanbul’un yatırımlarla güçlendiğini ifade eden İmamoğlu, “2023 yılı bütçemizde yatırım harcamaları, toplam bütçenin yüzde 50’sini teşkil ediyor. Bu yıl yatırımlara, toplam 57 milyar lira ayırarak, yatırım harcamaları bütçemizi 2022 yılına kıyasla yüzde 99 oranında artırmış oluyoruz. Yani ikiye katlıyoruz. Bu şehrin tüm kaynaklarını ve imkânlarını 16 milyon İstanbulluya eşit, adil, hakkaniyetli biçimde kullandırmayı sürdüreceğiz. Bütçemiz adaletli, disiplinli, bereketli olacak ve bu bereketi tüm İstanbullular yaşayacak, hissedecek. Çünkü, artık İstanbul’un bütçesi emin ellerde. Tek kuruşuna zeval gelmez. Tek kuruşuna ayıp edilmez” şeklinde konuştu.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu; kurumun “2023 Yatırım ve Hizmet Bütçesi“ni kamuoyuyla paylaştı. İBB Meclisi’nde konuşan İmamoğlu, bütçeyi “adaletli, disiplinli, bereketli” sözleriyle tanımladı. 2023 bütçesinin özel bir öneme sahip olduğunu vurgulayan İmamoğlu, “Bu bütçe, Cumhuriyet’imizin kuruluşunun 100. yılına denk gelen 2023 yılı hizmet ve faaliyetlerimizin bütçesi olacak. 100. yılımıza girerken, 100 milyar lirayı aşkın bir bütçe ile faaliyetlerimizi yürüteceğiz. 2023 yılını hem Cumhuriyet’in kazanımlarını tekrar tekrar özümseyerek ve sahiplenerek yaşayacağız hem de Cumhuriyet’imizi bugün bulunduğu noktadan daha ileriye, hak ettiği noktaya taşımak için çalışacağız. 100 yıl önce, ‘Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir’ diyen bir lider, bağımsızlığı şiar edinmiş bu halkı Cumhuriyet ile taçlandırdı. Bu ülkede; kadın ve erkeğin eşit, bağımsızlığın vazgeçilmez, demokrasinin belirleyici, bilimin yol gösterici olduğu bir hayat kurdu. 100 yıl önce bir lider, ‘Daima milletin sevgi ve güvenine dayanarak hep birlikte ileriye gideceğiz. Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır’ demişti. O liderin, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yolundan yürümeye devam edeceğiz” dedi.
Tüm hizmetlerini, İstanbulluların sevgi ve güvenini kazanmak için yaptıklarının altını çizen İmamoğlu, 2023 yılı bütçesini, “2023 yılında toplam bütçe gelirlerimizi 95 milyar 250 milyon lira, toplam bütçe giderlerimizi ise 115 milyar 250 milyon lira olarak tasarladık. Bu durumda 2023 yılında hizmet ve yatırımlarımız için 20 milyar lira finansmana ihtiyaç duyacağımızı öngörüyoruz. Bunun 7 milyar lirasını nakit ve eurobond mevcudumuzdan karşılamayı, yaklaşık 13 milyar lirasını ise borçlanmayla finanse etmeyi planlıyoruz. Bu finansman ihtiyacı, 3 temel önceliğimizi aynı anda gerçekleştirmek için öngörülen tutardır. Bu önceliklerimiz şunlar: Bütçemizin en az yarısını yatırım harcamalarına ayırarak, şehrimizi öncelemek. Sosyal yardımların bütçedeki payını koruyarak, hemşerilerimizi öncelemek. Çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeyerek, personelimizi öncelemek. Memnuniyetle söylüyorum ki; 2023 yılı bütçemiz, bu 3 önceliğimizi de gerçekleştirdiğimiz bir bütçe oldu” sözleriyle özetledi.
“Elbette bütçe, sadece gelir ve giderleri gösteren, sayılardan ibaret bir tablo değildir” diyen İmamoğlu, “Bütçe, yüksek ahlaki standartlarla yönetilmesi gereken bir süreçtir. Biz, bu süreci öncelikle hukuka uygun yürütmenin taahhüdünü veriyoruz. Ama öyle görünüşte, kağıt üstünde hukukilikten söz etmiyorum. Objektif kuralların arkasından dolanmaya asla tevessül etmeyen, mutlak şeffaflıktan beslenen bir süreçten söz ediyorum. Gerçek bir şeffaflığın olmadığı yönetimlerde, minareyi çalanın kılıfını da hazırladığını çok gördük. Buna fırsat tanımayacağız, şeffaf bütçe yönetiminden asla taviz vermeyeceğiz. Bütçemizi tam bir disiplinle yönetmenin taahhüdünü veriyoruz. Bütçe, bize emanet edilmiş para demektir. O para, vatandaşın helal parasıdır ve bunu bilerek, bunu hissederek kullanılmalıdır. Biz böyle hissetmeye, böyle davranmaya devam edeceğiz. Bütçe hedefleri, bizim vatandaşa verdiğimiz sözlerdir. Onları yerine getirmek için var gücümüzle çalışacağız” ifadelerini kullandı.
Yönetime talip olurken, vatandaşlara ‘israf düzenini ortadan kaldırma’ sözünü verdiklerini hatırlatan İmamoğlu, şöyle konuştu: “Hemşerilerimiz bize, bu sözü önemsedikleri ve israfa son verilmesini istedikleri için oy verdiler. Bu yoldaki mücadelemize, 3 yıldır sürdürdüğümüz kararlılıkla devam edeceğiz ve bu kadim şehirde, hiçbir koşulda kamu kaynaklarının israf edilmesine izin vermeyeceğiz. İsrafı normalleştiren bir anlayış içerisinde olmayacağız. İsraf ve istismarın iç içe geçtiği, hukuk dışı, ahlak dışı uygulamalara asla geçit vermeyeceğiz. Evet; bütçe, yüksek ahlaki standartlarla yönetilmesi gereken bir süreçtir. Ve böyle yönetildiğinde, bütçenin bereketi de artar. Çünkü o bütçe, artık birtakım sayıları, birtakım para hesaplarını ifade etmekten çıkar. Namuslu, haysiyetli insanların ortak iradesinin, ortak hedeflerinin ifadesi haline gelir. Bütçenin bereketi arttığında ne olur biliyor musunuz? Mesela, ‘Askıda Fatura’ kampanyası başlatırsınız. Ve insanlar sizin bütçe konusunda nasıl hassas olduğunuzu bildikleri için, kampanyanıza gönülden katılırlar. Sosyal yardım ve destek bütçenizi büyütürler. Bütçenin bereketi arttığında, o bütçeyle iş yapanların motivasyonları artar. Herkes ortak faydanın peşinde koşmaya, bunun için daha fazla çalışmaya başlar. Bütçeniz bereketliyse, gece rahat uyursunuz. Bütçenin bereketi, benim çok değer verdiğim bir kavramdır. Bu kavram, bizim her türlü işte doğruluğa, adalete verdiğimiz önemi gösterir. Doğruluktan sapmadan yürümenin karşılığını mutlaka alacağımıza olan inancımızı gösterir. Bütçenin bereketi bizim kendi ahlakımıza olan güvenimizi gösterir. İşte bu güvenle, bu inançla sizlere 2023 bütçemizi sunuyoruz.”
“Bütçemiz bereketli olduğu içindir ki; çok sağlam, çok hızlı ilerliyoruz. ‘150 Günde 150 Proje’ diye tarif ettiğimiz süreç, işte bu bereketin ifadesidir” diyen İmamoğlu, “O kadar bereketli yol alıyoruz ki; ‘150 Günde 150 Proje’ diye çıktığımız yolda, yılbaşına geldiğimizde 200 projeyi geçmiş olacağız. Odağına insanı alan, sorunları bir bütün olarak ve kalıcı biçimde çözme anlayışıyla şekillendirilmiş yeni projeleri aynı tempoyla hayata geçirmeye devam edeceğiz. İstanbul, yatırımla güçlenmeye devam edecek. Bundan sonra da tüm yatırımlarımızı akılcı, şeffaf, katılımcı şekilde ve sadece kamu yararını gözeterek yapmaya devam edeceğiz. Biz, İstanbul’da plansız, projesiz, siyasi parti tercihlerine göre şekillenen sözde yatırım devrini kapattık. 2050’ye uzanan yol haritamızı, adım adım planlıyor ve projelendiriyoruz. Bunların önümüzdeki yıla ilişkin olanlarını da 2023 yılı yatırım ve hizmet programı ile performans programında sizlerin bilgisine sunduk” ifadelerini kullandı.
“Finansal imkanlarımızın bu şekilde zorlaştırılmasına rağmen, İBB, 2022 yılında çok başarılı bir borç yönetimi performansı sergileyerek borçlandığından, daha fazla anapara ve faiz geri ödemesi yaptı” aktarımında bulunan İmamoğlu, kamuoyuyla şu bilgileri paylaştı: “2022 yılının ilk 9 ayında, 1,5 milyar lira iç borç anapara geri ödemesi ve 400 milyon lira faiz geri ödemesi yaparak, toplamda 1 milyar 900 milyon lira iç borç ödedik. Buna karşılık, 1 milyar 200 milyon lira iç borç kullandık. Dolayısıyla, ödediğimizden 700 milyon lira daha az iç borç kullandık. İç ve dış borç toplamı olarak baktığımızda ise; 6 milyar 363 milyon lira ana para ve 1 milyar 162 milyon lira faiz geri ödeyerek, toplam 7 milyar 526 milyon lira ödeme gerçekleştirdik. Buna karşılık, 6 milyar 966 milyon lira borçlandık. Dolayısıyla borçlandığımızdan 560 milyon lira daha fazla borç geri ödedik. Bunu yatırımlarımızı, açılışlarımızı dolu dizgin gerçekleştirirken başardık. Şunu memnuniyetle söylüyorum ki; göreve geldiğimiz 2019 Haziran’ından bu yana, iç ve dış borç geri ödemelerinde çok yüksek bir performans sergiledik. Finansal borçlarımız açısından baktığımızda; 98 milyon dolar, 1 milyar 70 milyon euro ve 10,4 milyar lira faiz dahil iç ve dış borç geri ödemesi yaptık. Bugünkü kurlarla ifade edecek olursak; 31,7 milyar lira, yani yaklaşık 32 milyar lira borç geri ödedik. Peki göreve geldiğimiz 2019 Haziran’ından bu yana kur artışının bize yüklediği ilave maliyet ne kadar biliyor musunuz? 32,3 milyar lira. 2019 Haziran’ında 5,7 lira olan dolar kurunun, bugün 18,5 liraya; 6,5 lira olan euro kurunun, 18,2 liraya fırlamasının yarattığı ek maliyet: 32,3 milyar lira. Yani 2019 Haziran’ından bu yana, bugünkü kurlarla 31,7 milyar lira borç geri ödemesi yapmamıza karşın, aynı dönemde kur artışından kaynaklı 32,3 milyar lira ilave maliyete maruz kaldık. Yani ödediğimiz borçtan daha fazla kur maliyeti bindi sırtımıza.”
Krizdeki Türkiye ekonomisiyle ilgili çarpıcı rakamlar ve bilgiler paylaşan İmamoğlu, “Tüm bu akıl dışı gidişattan ve milli çöküşten kurtulmanın yolu, hukukun üstünlüğü ve güçlendirilmiş parlamenter demokrasinin inşasından geçiyor. Yaklaşan seçimler; siyasetin rasyonelleşmesi, ekonomi yönetiminin liyakatli kişilere devredilerek bağımsız bir yapıya kavuşması için ülkemize büyük fırsatlar sunuyor. Kimse moralini bozmasın, seçimlerden sonra tüm bu sıkıntıları aşabiliriz. Bu sıkıntıları aşacak potansiyelimiz, milli irademiz ve umudumuz var” diye konuştu. İmamoğlu, kara günleri aşmak için yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı: “Bu bozuk düzene, bu israf düzenine son verip yüksek enflasyon düşürmeli, fiyat istikrarını hızla sağlamalıyız. Merkez Bankası’nın bağımsızlığı ve itibarının yeniden tesis edilmesiyle, para politikasında normalleşmeyi sağlamalıyız. Yapısal reformlarla fiyatların yüksek seyretmesi ve emtia şoklarını engellemeliyiz. İthalat bağımlılığını azaltacak, fiyat geçişkenliğini düşürecek reformları hızla hayata geçirmeliyiz. Maddi yoksunluk sınırına düşen hanelerin gıda, barınma ve ısınma ihtiyaçlarına destek olarak yoksullukla mücadele etmeliyiz. Konutta arz fazlasının olduğu bölgelerde, arz-talep arasındaki dengesizliği ihtiyaç sahipleri lehine giderecek uygulamalar getirmeliyiz. İhtiyaç sahibi vatandaşlarımızın ulaşım giderlerini düşürecek mali destek ve teşvikler sunmalıyız. Kredi Garanti Fonu’nu (KGF) ve KOSGEB desteklerini etkin ve adil biçimde kullanarak, şirketlerin krediye erişimini kolaylaştırabiliriz. Sürdürülebilir bir büyüme ve ekonomik kalkınma modeline geçiş için yapısal reformlar gerçekleştirmeliyiz. Fiyat istikrarını, sürdürülebilir büyümeyi ve kalkınmayı odağa almalı; nitelikli büyüme ve istihdam potansiyelini artırma, gelir adaleti ve sosyal refahı iyileştirme hedefli politikalar uygulamalıyız. Yenilik ekonomisine odaklanmalı, yatırım ortamı ve ülkemizin uluslararası rekabet gücünü iyileştirmeli, iklim değişikliği kriziyle mücadele etmeli ve hayat kalitesini artırmalıyız.”