Seçimlerin üzerinden tam 17 gün sonra nihayet sona eren oy sayımı bitti ve CHP Adayı Ekrem İmamoğlu, almaya hak kazandığı mazbatasını alarak görevi teslim aldı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Saraçhane’de görevi Ak Parti’li Mevlüt Uysal’dan devir aldıktan sonra İBB binası önünde vatandaşlara seslendi. İmamoğlu; “Kazanan 16 milyon İstanbulludur” dedi.
31 Mart’ın İstanbul düğümü nihayet çözüldü. Son olarak Maltepe’de oy sayım işleminin sona ermesiyle CHP Adayı Ekrem İmamoğlu, almaya hak kazandığı mazbatasına kavuştu. Gün içinde Çağlayan Adliyesi’nde mazbatasını alan İmamoğlu, daha sonra Saraçhane’deki İBB binasına geçerek görevi Ak Parti’li Mevlüt Uysal’dan devir aldı.
Daha sonra büyükşehir binası önünde toplanan onbinlerce İstanbullu’ya hitap eden Ekrem İmamoğlu, şunları söyledi “Güzel İstanbul, İstanbul’un güzel insanları… Bu güzel şehrin çocukları, bebekleri, kadınları, yaşayanları, hangi etnik kökenden olursa olsun, hangi ırktan hangi mezhepten olursa olsun. Çok teşekkür ediyorum. Anlaşıldı, siz diyorsunuz ki “az laf çok iş”. “Sen konuşma biz konuşalım” diyorsunuz. Harika. İyi ki varsınız.
Bu şehre, bu güzel insanlara barış getiriyoruz, barış. Bu güzel insanlara, sevgiyi getiriyoruz, sevgiyi. Ben herkesi selamlıyorum. Bu şehrin yaşayanlarını selamlıyorum. Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı selamlıyorum. İnsanlarımızı, herkesi selamlıyorum. Hoşgeldin İstanbul… Asla vazgeçmedik, haktan, hukuktan ve adaletten asla vazgeçmedik. Bu şehrin vicdanından, ahlak duygularından, adalet duygusundan asla vazgeçmedik. Vazgeçmeyeceğiz.
“MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’TEN VAZGEÇMEDİK”
Barıştan vazgeçmedik, demokrasiden vazgeçmedik. Güzel hemşehrilerim, bu şehrin ve bu ülkenin değerlerinden vazgeçmedik. Bu ülkenin kurucu değerlerinden vazgeçmedik. Cumhuriyet’ten vazgeçmedik. Bu millete olan inancımızdan vazgeçmedik. Mustafa Kemal Atatürk’ten vazgeçmedik. Size şunu söyleyeceğim. Lütfen bu kısmını iyi dinleyelim. Bakın ben Allah’ıma şükrediyorum. Çünkü bana dünyanın en güzel şehrini yönetme şansını bana tanıdı. Bu lütuf benim boynumun borcu, sorumluluğumdur.
“ARTIK KAYMAK TABAKASI VAROŞU YOK”
Birbirimize gülümseyeceğiz, selam vereceğiz. Artık ötekisi yok, berikisi yok. Artık kıyıda köşede kalanı yok. Artık kaymak tabakası varoşu yok. Bu şehrin nimetlerini ganimet yapmak yok. Bu şehrin nimetlerini paylaşmak var. Güzelliklerini paylaşmak var. Bu şehrin mazlumu, ezilmişi olmayacak. Nerede nasıl olursak olalım, kimsenin hakkını yemedim, kimseye de hakkımızı yedirmeyeceğim. Güzel insanlar, planlarımız var, inancımız var, ahlakımız, vicdanımız var. Bunlardan ayrılmayacağız. Küskünlüklerinizi, kızgınlıklarınızı bir kenara koyun artık pozitif düşünce, bu şehrin insanlarını kucaklayan bir anlayışa hep birlikte sahip olalım.
Kimsenin üşümesine fırsat tanımayalım, kimsenin aç kalmasına fırsat tanımayalım. Sokağınızda bugüne kadar sizi kutuplaştıran, ayrıştıran hangi unsurlar varsa ve ayrı düşmüşseniz, lütfen bu kardeşiniz sizden rica ediyor. Bugün buradan ayrıldıktan sonra gidin ellerini sıkın, ona, benim kucak dolusu sevgilerimi iletin.
“KİŞİYE, PARTİLERE, GRUPLARA HİZMET ETMEYECEĞİZ”
Esas olan bu şehre hizmet, millete hizmet, bu dünyaya hizmet. Bunun dışında kendime, kişiye, partilere, gruplara ona buna hizmet etmeyeceğiz. Ben herkese hizmet edeceğim. Benim hemşehrim, benim vatandaşım, benim insanım, bu ülke için herkes teminat olacak. Ben hiçbir insanımı aldatmayacağım. Çocuklarımın sadece birisi burada, ikisi gelemedi. Ama çocuklarımın huzurunda söz veriyorum. Bu şehrin çocukları benim çocuklarım.
Bu şehrin gençleri benim gençlerim, ben onların Ekrem ağabeyi, arkadaşı olmaya geliyorum. Bu şehrin kadınlarına eşimin huzurunda söz veriyorum. Bu şehir, kadın dostu bir şehir olacak. Emeğiyle, yaşamıyla hayata katılmasıyla kadın dostu bir şehir olacak. Ben tüm dostlarıma, zihinlerindeki tüm olumsuz düşüncelerinden sıyrılıp, çok çalışacağımız günlerin başladığını hatırlatıyorum. Ben sizlerin oy versin vermesin belediye başkanıyım. Ben, bu şehrin her insanının yol arkadaşlığına talibim. Yol arkadaşlığı, bu şehirde yere düşen bir vatandaşım varsa onun elinden tutup ayağa kaldırmaktır. Benim elim sizin elinizde olacak her zaman.
Ben de sizden bir söz istiyorum. Ben bir gün olabilir, hata yapabilirim, eksiğim olabilir. Tabir-i caizse ayağım takılıp yere düşebilirim. Benim elimden tutup ayağa kaldırmaya var mısınız? İşte ben sizin yol arkadaşınız olmaya geldim. Bu süreçte bu 17 günde, özellikle sürecin sağduyulu bir şekilde teminat altında olması için çaba gösteren herkese teşekkür ediyorum. Özellikle, o çuvalların başında bekleyen demokrasi nöbetçilerine teşekkür ediyorum. Bu sürece katkı sunan ve hiçbir şekilde başından ayrılmayan genel başkan yardımcılarına, grup başkan vekillerine, milletvekillerine teşekkür ediyorum.
KEMAL KILIÇDAROĞLU’NA TEŞEKKÜR
Bu sürecinde benim adaylığımdan bugüne, iki ittifak partisi olan, benim partim, beni yetiştiren bugüne getiren, beni bu şekilde sizlerle buluşturan partime CHP’ye teşekkür ediyorum. Partinin genel başkanına, tüm ilgisiyle tüm güveniyle benim yanımda sımsıkı duran Kemal Kılıçdaroğlu’na teşekkür ediyorum.
MERAL AKŞENER’E TEŞEKKÜR
Aynı şekilde benim bu sürecime tüm içten duygularıyla ve tüm destekleriyle ittifakımız olan ve yanımda her zaman dimdik duran İYİ Parti’ye teşekkür ediyorum. Çok kıymetli Genel Başkanı Sayın Meral Akşener’e teşekkür ediyorum. Özellikle bu ittifak sürecinde yanımda olan ve onların temsilcisi iki il başkanım da burada. Hem Canan Hanım’a hem Buğra Bey’e teşekkür ediyorum. Bu şehrin bütün yaşayanlarına -oy versin, vermesin- teşekkür ediyorum.
“SİZE DÜNYANIN EN DEMOKRAT BELEDİYE BAŞKANLIĞINI VADEDİYORUM”
Kıymetli hemşehrilerim, çok işimiz var. Bu şehri akılla, ilimle, sanatla, üretimle buluşturacağız. Sizleri boş işlerle meşgul etmeyeceğiz. Bu şehrin bu güzel işlerle buluşması için çok çalışmamız lazım. Her birinizi emeğine, birikimine, tecrübesine ihtiyacımız var. Size katılımcılık vadediyorum. Size dünyanın en demokrat belediye başkanlığını vadediyorum. Biz bugün nasıl görevi teslim almışsak, günün birinde biz de layıkıyla teslim etmek isteriz. İhanet etmeden, tarihine, havasına, suyuna, her şeyine sahip çıkarak.
“ŞARKILAR SÖYLEMEYE VAR MIYIZ?”
Biz bugün itibariyle çok çalışacağımız günlere başlayacağız. Buluşmamızın tarihini duyuracağım. Sizden söz istiyorum. Bütün İstanbul’a duyurun. Bu hafta sonu buluşmamıza herkes bir komşusunu alacak, herkes, kadın, erkek, çoluk, çocuk, gençlerle kol kola, şarkılar söylemeye var mıyız? Yola çıkarken demiştim ki “beni tanıdıkça çok seveceksiniz”. Sözümde durdum mu? Bu kardeşiniz, belediye başkanlığı yaparken öyle çalışacağım ki, öyle çalışkan bir kardeşiniz olacağım ki, beni daha çok seveceksiniz. Size söz veriyorum.
Size kardeşlik, eşitlik, gelişmişlik vadettim. Geçmişten beslendiğimi, geçmişten güç aldığımı her yerde söylüyorum. Allah’ım beni aileme mahcup etme. Yaşadığım bu topraklara mahcup etme. Beni, bu millete mahcup etme. Beni, bayrağıma, Cumhuriyet’e ve Atatürk’e mahcup etme. Süreci netleştirelim, hep birlikte bir kez daha Anıtkabir’e gideceğiz. Tüm maneviyatımla, tüm insanlığımla, tüm duygularımla hepinizi çok seviyorum. İyi ki varsınız. Yolumuz açık olsun.