31 Mart’ın ardından bitmek bilmeyen süreç; altı boş çalma-çırpma iddiaları, yalan-yanlış çıkışlar ve de siyaset ahlakına yakışmayan girişimler sonucu 6 Mayıs’ta Ramazan’ın birinci gününün tam da iftar saatinde yepyeni bir seçim tantanası ile başka bir boyuta evirildi. Yeni boyut İstanbul seçiminin 23 Haziran’da yenilenmesinden başka bir şey değildi.
Yanlış üzerine yanlış, hata üzerine hata dedikleri tam da bu olsa gerekti. Çünkü aynı sandık ve aynı zarftan çıkan 4 pusuladan sadece 1 tanesinin iptal edilmesi, gerekçenin de sandık görevlileri ile alakalı olması, kararın alınması için başvuruda bulunan iktidar partilisi tabanını bile ikna edememişti. Edememiş olması gayet normaldi, çünkü yaşananlar mantıkla bağdaşmıyordu.
Derken, zaman geçti, süreç işledi ve yeniden propaganda dönemi su gibi akıp gitti. 31 Mart’ta olduğu gibi 23 Haziran’da da meydanlarda onbinlerce kişiyle coşkulu mitingler yapan aday Ekrem İmamoğlu oldu.. Cumhur İttifakı Adayı Binali Yıldırım da, bu kez daha çok sahalardaydı fakat mitingler yapmadı. Ramazan ayı ile birlikte bayramda da adaylar ve siyasetçiler boş durmadı.
Her iki partinin de Anadolu’dan gelen belediye başkanları ve milletvekilleri gece gündüz sahada çalıştı durdu… Sokak ve caddeler belki parti bayrakları ile donatılıp seçim araçları bangır bangır çok gezmedi ancak; dernekler yol geçen hanı oldu. Merkez esnafına partilerin biri geldi, diğeri gitti.. Mahalle kahvehaneleri gecenin 12’sinde siyasi toplantılara şahitlik etti.
Televizyonlar, sosyal medya, internet, ulusal ve uluslararası ajanslar herkes İstanbul seçimine kilitlendi. Asıl derdi geçim, ekonomi ve işsizlik olan vatandaşın; parklarda, otobüslerde, piknik alanlarında velhasıl her yerde tek gündemi seçim oldu..
Millet İttifakı Adayı Ekrem İmamoğlu’nun bayramdaki Karadeniz turuna karşılık Doğu ve Güneydoğu çıkışı, beklenen etkiyi yaratmadı. Yıldırım’ın Kürdistan söylemi ve Kürtçe konuşması ters etki yapınca, İmamoğlu’nun Vali’ye hakaret ettiği iddiası ile durum eşitlenmeye çalışıldı.
Ve 17 yıl aradan sonra her iki aday Fox Tv ekranlarında karşı karşıya gelip golsüz bir maç yaptı. Tatsız, tuzsuz bir yemek gibiydi ancak toplumun aç olduğu bir zamana denk gelince pirzola gibi gitti… Sonuç her iki aday da karlı çıktığını iddia etti, durdu..
Seçmen, Ak Parti’nin 31 Mart’a göre; Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak hükümet erkanının geride, Binali Yıldırım’ın ön planda olacağı farklı bir taktik izleyeceğini beklerken son hafta hopadanak türlü türlü gelişmeler yaşandı. Son hafta Yıldırım ekranlarda yine görünmez oldu. Açılış türü mitinglerle gündem yine ulusala kaydı.
Asıl kırılma noktası ise yine bu minvalde gerçekleşti. Toplumun adını dahi duymak istemediği bebek katili terörist başının sözde mektubu ve yine kırmızı bültenle aranan kardeşinin vatandaşın vergileriyle yayın yapan devlet televizyonuna röportaj vermesi bardağı taşıran son damla oldu…
Sonuç: İstanbul yeniden sandık başına gitti ve malumun ilanı oldu. CHP ve İYİ Parti’nin ortağı olduğu Millet İttifakı Adayı Ekrem İmamoğlu 806.415 oy farkla ezdi geçti… 31 Mart’ta sabaha kadar sonuçları durduran devletin resmi Anadolu Ajansı bu kez verileri henüz hiç girmeden seçim bitti. Binali Yıldırım ekranlara çıkıp İmamoğlu’nu tebrik ettiğinde Anadolu Ajansı verileri yeni vermeye başlamıştı hem de yüzde 94’ün üzerinden..
CHP lehine İstanbul’un tüm ilçelerinde büyük oy artışı yaşandı. İlçe seçimleri de yenilenmiş olsa Ak Parti Sancaktepe’den Şile’ye, Çekmeköy’den Tuzla ve Beykoz’a bir çok belediyeyi de kaybedebilirmiş. Hakeza Avrupa yakasında da sonuçlar aynı…
Ve iktidar Ak Parti, 31 Mart’ta 13 bin olan oy farkının 806 bine çıkmasıyla büyük bir yenilgi almış oldu. Hem de Türkiye’nin gözbebeği İstanbul’da. Ankara, İzmir, Antalya, Mersin, Eskişehir, gibi diğer bir çok büyükşehir belediyesi zaten kaybedilmişti… Şimdi Ak Parti, tavandan tabana, nerde ne hata yaptığını sorguluyor. Bazı bakanlar da başta olmak üzere; il ve ilçe başkanları, belediye başkanları, yerel yöneticiler ve bazı kadrolar topun ağzında…
İstanbul seçimi hiç şüphesiz siyaset tarihimizin önemli bir dönüm noktası olacak. Bu seçimle Türk ‘sol’u belki de yeni bir lider yakaladı ve bu lider ülkenin geleceğinde etkin rol oynayacak… Yapılanlar, yaşananlar ve de yaşatılanlar; aday gösterildiği tarihte tanınma oranı yüzde 5 bile olmayan bir isimden yeni bir lider yarattı… Şimdi sadece İstanbul değil, Anadolu’nun dört bir yanında İmamoğlu adı var.
İşte o İmamoğlu, tarihte az görülmüş bir başarıya imza atarak 70 gün içinde 2. kez İstanbul’a hem de yüzde 54’ün üzerinde rekor oyla belediye başkanı seçildi. Mazbatasını ikinci defa alan İmamoğlu yeniden göreve başladı ve ilk icraatları ile söz verdiği gibi kaldığı yerden reformları sürdüreceğini gösterdi…
İstanbul’un dört bir yanına asılan teşekkür afişlerinde ne CHP’nin ne de İyi Parti’nin adı, sanı logosu yok.. Sadece İstanbul halkı var… İmamoğlu bu ilk icraatında bile farkını ortaya koydu. Şimdi hizmet zamanı, uzlaşma, kucaklaşma ve anlaşma zamanı… Normalleşme zamanı. Asıl gündem; ekonomiye, işsizliğe dönme zamanı. Seçim atmosferleri artık son bulmalı.
İstanbul’un yeni başkanı İmamoğlu’nun da dediği gibi; her şey sokağa çöp atmamayla ve atanı uyarmayla başlamalı, trafikte gereksiz yere korna çalmamayla devam etmeli ve yaya geçidindeki vatandaşın geçişine öncelik verilmeli… Memlekette tarım, sanayi, eğitim, sağlık, ticaret ve üretim ülkeyi yönetenlerin önceliği olmalı.. Rant, israf, adamcılık, partizanlık hepsi bitmeli. Hoşgörü hakim olmalı.