Şubat ayı meclis toplantılarının ilk oturumunda partisi adına söz alan Çekmeköy Belediyesi CHP Grup Başkanvekili Ünal Bellek, iktidara yönelik sert eleştirilerde bulundu. Ülke geneli ve Çekmeköy yereline ilişkin konuşan Bellek, depremden ekonomik krize pek çok konuya değindi.
“6 Şubat depreminin yıl dönümündeyiz. Acılarımız taze” diyerek sözlerine başlayan CHP Grup Başkanvekili Ünal Bellek, şunları kaydetti: “Bir afet yaşandığında nasıl siyaset yapıldığını 6 Şubat depreminde gördük. Önce askerler ve sivil toplum kuruluşları sahaya alınmadı, STK’lara üvey evlat muamelesi yapıldı. Belediyelerin isimleri silindi. 99 depreminde Ecevit’i geç kalmakla suçlayanlar sınıfta maalesef sınıfta kaldı. Kızılay’ın çadır sattığına, vatandaşa iban atıldığına tanık olduk. Aradan bir yıl geçmesine rağmen deprem bölgesinde geçici barınma ihtiyacından tutunda kalıcı konutların yapımına kadar birçok sorun hala devam ediyor.
Bizzat Cumhurbaşkanı 10 Şubat’ta 1 yıl içerisinde yaraların sarılacağını bir yıl içerisinde yıkılan 650.000 konutun 319.000’nini (neden 320.000 değilse) teslim edeceğiz dedi. Acele edilerek tarım arazilerinin içerisine temeller atıldı. Hatta ortada temel yokken betonlar atıldı ama evdeki hesap Hatay’a, Kahraman Maraş’a, Adıyaman’a Malatya’ya uymadı. Sonuç 5.000’i köy evi olmak 47.000 konut teslim edilebildi. Şimdi seçim dönemindeyiz ya bol keseden vaatler verilmeye yeniden başlandı. Unutulan deprem bölgesi yeniden hatırlandı. Projelerin bitirilmesi, açılışlar seçim arifesine saklandı.
Hala kışın ısınamayan insanlarımız insani olmayan yaşam koşullarında, çadırlarda yaşamak zorunda kalıyor. Sözler veriliyor ama maalesef tutulmuyor. Dönemin çevre ve şehircilik bakanı 130 bin insanımızın öldüğünü söylüyor, sonra dil sürçmesi diyerek düzeltmek zorunda kalıyor. Cumhuriyet döneminde dedim diyor, cumhuriyet dönemini topluyorum rakamlar uyuşmuyor ayrıca Osmanlıda ölenler insan değil miydi, neden hesaba katılmıyor.
Bu konu ile ilgili bir küçük örnek vereyim, bankalar birliği verilerine göre bölgede kullanılan 200 kredi kartı artık kullanılmıyor. Kayıpların araştırılması ve rakamların netlik kazanması için araştırma önergesi veriliyor, AKP ve MHP oylarıyla ret ediliyor. Herhalde saklanacak bir şey olmasa araştırılmasına karşı çıkılmaz diye düşünüyorum? Bu olaydan da anlaşılacağı üzere pandemide, depremde, enflasyonda rakamlar doğru, şeffaf ve net olarak kamuoyu ile paylaşılmıyor. Bu da sorunların doğru tespit edilmesinde ve çözülmesinde optimum değerlendirmenin önünde engel teşkil ediyor. 6 Şubat depremlerinde hayatlarını kaybedenlere Allahtan rahmet, geride kalanlara ve depremzedelere dayanma gücü diliyorum.”
“Ülkemizde muhalefette iken hukukun uygulanmasından şikâyet edenler, iktidar olduklarında söylediklerinin tam tersini yapıyorlar. Kendilerinin faydalandıkları olanaklardan başkalarının yararlanmasının önünü kapatıyorlar” diyen Bellek, şöyle konuştu: “En son Can Atalay davasında olduğu gibi, hukuk ve anayasa ayaklar altına alınabiliyor. Can Atalay; Çorlu tren kazasında ezilenlerin yanında, Ermenek maden kazasında katledilen madencilerin yanında, adana öğrenci yurdunda yananların yanında, soma faciasında yakınları ölen garibanların yanında duran, doğayı, insanı ve halkını seven bir insan. Birçok toplumsal dava ile gazeteci ve yazarların avukatlığını yapan düşünce özgürlüğünün yanında yer alan ülkesinin ve halkının yanında duran bir kişilik. Can Atalay, TİP ‘den milletvekili adayı olmak için yasal başvurularını yapıyor, yasalar ve kurumlar seçme ve seçilme hürriyeti olduğunu tescil ediyor ve seçimlere giriyor.
Hatay halkının iradesi ve verdiği oylarla milletvekili seçiliyor. Anayasa mahkemesi hak ihlali olduğunu, serbest bırakılması gerektiğine karar veriyor ve milletvekilliğini tescil ediyor. Ancak bu andan itibaren sözde hukukçulara verilen talimatlarla alınan kararlarla, Türkiye’de hukuku paçavraya çeviren fetö sevici Bekir Bozdağ tarafından tezkere okutularak milletvekilliği düşürülüyor. Anayasa mahkemesinin kararlarını uygulamayanlar, anayasaya göre milletvekilliği düşürülmüştür diyerek kendilerinin bile inanmadığı bir tiyatroyu oynuyorlar. biliyoruz ki emri birisi veriyor, Bekir uyguluyor… Bu olaya basit bir anayasa ihlali diyemeyiz. Bu düpedüz anayasaya darbedir. Toplum olarak bu darbeye karşı direnç göstermeliyiz. Lütfen ülkemizi demokrasiyi, savunanlarla, demokrasiye saldıranlar diye ikiye bölünmesine izin vermeyelim…
Ancak bunu yapanlar geçmişini unutuyorlar. 2002 yılında siyasi yasaklı olan birinin yasağını kaldırmak için Deniz Baykal ve arkadaşları AKP’ye tam destek vererek anayasa değişikliği yapıyorlar, AKP genel başkanının siyasi yasağı kaldırılıyor, tek ilde ara seçim yapılıyor ve o kişi milletvekili oluyor. o kişi bugün verdiği talimatla Can Atalay’ın seçilmiş bir milletvekilinin milletvekilliğini düşürüyor. Konuşmaya gelince mangalda kül bırakmayanlar, demokrasi havarisi kesilenler, sahte demokratların gerçek yüzü ortaya çıkıyor. Hatay halkının iradesine saygı duymayan sahte demokratlar, “anayasaya sadakatle bağlı kalacaklarına” dair namus ve şerefleri üzerine yemin ediyorlar, hem yeminlerini hem de anayasayı çiğniyorlar.
Değerli arkadaşlar, tek adam rejimine merkez bankası başkanı dayanmıyor. Nebati’den sonra göreve getirilen Hafize Hanım’ı okumuş, yazmış, Amerika görmüş, para piyasalarını bilen, üstelikte kadın olduğu için herkes bir umut olarak görmeye başlamıştı. Ancak bu rüyada kısa sürdü 9 ayda maaşına zam işine son verildi. Giderayak Nas’ı allak bullak etti politika faizini 45 puana çıkardı. İtibar suikastına uğradım diyerek gitti. Üstelik Cumhurbaşkanı, haftalık grup konuşmasında görevinin başındadır, kimse yıpratamaz dediği haftanın sonunda. Kime, neye inanacağımıza şaşırdık.
Değerli arkadaşlarım, Cumhurbaşkanı Hatay’da hastane açıyor, Cumhurbaşkanı’dır, tek icra organıdır, depremde hasar alan kamu binalarının yenisini yapıp açılışını yapmak en doğal işidir. Ancak Cumhurbaşkanı Hatay’da kamu binası açılışı bahanesi ile siyaset yapıyor, hem de en alt perdeden, bana, partime oy vermeyen hiç kimseye himmet götürmem, para vermem diyor. Bakın Hatay hizmet aldım diyerekten suçunu, hatasını, partizanlığını, tek adamlığını itiraf ediyor. Buna eli sopalı seçim kampanyası denir. Bir toplumun başına gelebilecek en büyük felaket, adaletsiz ve zalim yönetimlerdir…”
Çekmeköy gündemine de geniş yer veren CHP’li Ünal Bellek, şöyle konuştu: “Değerli arkadaşlarım, 5 yıllık meclis maratonumuzun son aylarına geliyoruz. İlçemizde 30’un üzerinde 2.000 yılı öncesi kooperatif olarak yapılmış siteler var. Ayrıca kooperatif olmayıp yine 2.000 öncesi yapılmış sitelerde bulunmaktadır. Bu sitelerde bulunan yapıların büyük çoğunluğu ekonomik ömrünü tamamlamış durumdadır. yıllardır söylüyoruz ilçemiz bina stoku ile ilgili bir envanter çıkarılsın diye. Belediye başkanımız tv programına çıkıyor sayıları yaklaşık veriyor. Hâlbuki şu kadar konutumuz risk altındadır diyerek kesin rakamlar vermeliydi. Çözümlerini sıralayabilmeliydi. Maalesef geçiştirerek cevap verdi. Aynı programda ilçemizde kişi başına aktif yeşil alan miktarını 8 m2 olarak açıkladı. Halbuki stratejik program kitapçığını ya da 2023 faaliyet raporunu incelese 1,9 m2 olduğunu görecektir.
Ya veriler sayın başkana yanlış verilmiş ya da bile isteye kamuoyunu yanıltılmak için söylenmektedir. Yoksa 15 yıldır bu ilçeyi yöneten başkan rakamları yanlış hatırlamaz diye düşünüyorum. Çekmeköy’ün etrafı ormanlarla çevrili. Ormanlar hem ekonomik değer, hem de kültür varlığıdır, kimsenin kullanım tekelinde değildir. Kamu adına orman bakanlığının tasarrufunda olup bu alanlar ancak kiralanmak sureti yani bedeli karşılığında halkın kullanımına sunulabilmektedir. Kamuya terk edilmiş alanlar ile aynı kategoride değerlendirilemez…
Deprem için 20 dönümlük rezerv alan ayrıldığını duymuş olduk. Duymuş olduk diyorum şu anda hiçbir meclis üyesi arkadaşım bu rezerv alanının nerede olduğunu, yerini bilmiyordur. Çünkü meclisimiz gündemine alınmış, meclisimizde görüşülmüş böyle bir rezerv konut alanı yoktur. Ancak önümüzdeki dönem için vaatler arasında sıralanabilir. Ayrıca 6306 sayılı afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi hakkındaki kanunda değişiklik yapan 7471 sayılı kentsel dönüşüm yasasında tarif edilen “rezerv konut alanı” tanımında da bir karışıklık vardır. Şöyle ki bu alanlar yeni konut alanımı olacak, ya da riskli yapılarda oturan Hak sahiplerinin geçici konutları olarak mı kullanılacaktır. net bir tanım yapılmamıştır. Sanki bu tanımlama bilerek muallakta tutuluyor gibi geliyor bana…
Diğer taraftan imar barışından yararlanan binaların adreslerine gidilerek riskli olup olmadıkları denetlenmeli, eğer riskli bir durum varsa kullananlar uyarılmalıdır. Olası bir İstanbul depreminde bu gibi yapılar Allah korusun insanımızın mezarı olabilecektir. Çekmeköy’ümüz hepinizin bildiği gibi 4 ayrı beldenin birleşmesi ile oluşmuş bir ilçedir. Dolayısı ile 2009 öncesi belde belediyeler döneminde yapılmış 4 ayrı uygulama imar planı ile arsa ve arazi kullanımı, yapılaşma koşulları bu planlara göre düzenlenmektedir. Bu planların birbirleri arasında, hatta planların kendi içerisinde çelişkilerle dolu kararlar, imar lejantları vardır ve bu olumsuzluklar 15 yıldır giderilmemiş, giderilememiştir. Birbirine bakan caddelerde, komşu mahallelerde, faklı imar durumları uygulanmaktadır. Birine piyango vururken, diğeri adeta cezalandırılmaktadır. Ayrıca 15 yıllık dönem içerisinde Çekmeköy merkez mahallelerini ilgilendiren planlar mahkeme kararları ile iptal edilmiş, yerine yapılan planlar; donatı alanları, kamusal hizmet alanları, şehirleşme ve Çekmeköy’ün geleceği açısından bakıldığında kendisinden önceki plandan daha olumsuz planların yapılmasına neden olmuştur.
Ayrıca 15 yıldır Çekmeköy’ün kent meydanı şurasıdır diyebileceğimiz bir alan yaratılamamış bugüne kadarda bir kent meydanımız olamamıştır. Bundan sonrada olacak gibi gözükmüyor. Çekmeköy kışlasına 15 temmuz ‘da el konulduğunda kentsel rekreasyon alanı olarak değerlendirileceği sözü bizzat cb tarafından verilmişti. Çekmeköy kışlasının toplam 1 milyon m2’lik kısmını emlak konut ile çevre ve şehircilik bakanlığı gasp etmiştir. Çekmeköy halkının öz varlığı olan bu alan maalesef kent rantına kurban edilmiş, bu bölge yapılaşmaya açılırken Çekmeköy halkının hiçbir görüşü alınmamıştır. Bırakın Çekmeköy halkını, İstanbul halkının görüşü ve iradesine dahi başvurulmamış, tam bir oldubittiye getirilerek el konulmuştur. Bu alanın katledilmesinin sorumlusu olan şahısta bugün İBB başkan adayıdır.
Sayın başkan, gün geçtikçe Çekmeköy’ de trafik sorunu daha içinden çıkılmaz hale geliyor. 2019 yılı faaliyet raporu üzerinden CHP adına görüşlerimizi açıklarken Çekmeköy’ün gelecekte en büyük sorununun trafik ve devamında otopark sorunu olacağını söylediğimizde belediye başkanımız adeta bize parmak sallayarak siz nerde yaşıyorsunuz? Elhamdülillah İstanbul’da otopark ve trafik sorunu yaşamayan tek ilçeyiz demişti. Gün geçtikçe Çekmeköy’ümüz trafik sorunu ile yüz yüze gelmeye başladı. Orman Kent’te yaşam başladığından bu yana artık akşamları Taşdelen girişi ve Güngören mahallesinde trafik sorunu yaşamaktayız. Çınarkent’te yaşamın başlaması ile Sarıgazi kavşağından geriye doğru, önce madenler sonrasında Serindere’ye doğru trafik çilesi iyice artacaktır. Hesapsız ve rant uğruna yaratılan bu mahalleler İstanbul’u daha yaşanılmaz şehir haline getirmektedir. tabii ormanlarla çevrili bir belde olarak öğündüğümüz Çekmeköy’de yaşanılmaz bir belde haline gelecektir.
Değerli arkadaşlar, Çekmeköy ilçesi ile Sancaktepe ilçesinin ortak sorunu olan Yenidoğan kavşağı projesi devam ediyor. Maalesef İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’nu engellemeye dönük alternatif uygulamalar ve belediyecilik yapılmaya çalışılıyor. Buda olması gereken eşgüdüm ve birlikte kenti geliştirme yerine haksız rekabete neden olmaktadır. söz konusu kavşağın yapımı için ibb meclis kararından tutunda karayolları dahil alınacak tüm izinler bin bir zorlukla alınabilmiş ve projeye uzun uğraşlar sonucunda başlanabilmiştir.
Bu aşamada ulaştırma bakanlığı, Çekmeköy belediyesinin zorlaması ile Yenidoğan kavşağına alternatif bile olamayacak bir “u dönüşü” projesi başlatmıştır. Proje evlendirme dairesinden 1km ileride olmasına rağmen belediyemiz reklamasyon billboardlarını evlendirme dairesinin önünde yapmış, asıl projenin bulunduğu bölgede böyle kapsamlı bir tanıtıma ihtiyaç dahi duymamıştır. Yine belediye başkanımız projenin temelinin atıldığı dönemdeki meclisimize hitaben yaptığı konuşmada “u dönüş ”ünün 2023 Temmuz ayında hizmete açılacağı taahhüdünde bulunarak adeta bizlere meydan okumuştu. Şubat sonu açılacağı söyleniyor umarım devletin tüm olanakları ile yapılan bu “u dönüşü” en kısa zamanda açılır. Halkımızın en ufak sorununu dahi çözecek her proje bizleri mutlu eder. Yeter ki uyum ve eşgüdüm içerisinde yapılsın…
Değerli meclis üyesi arkadaşlarım, Geçtiğimiz 5 yıl içerisinde Çekmeköy halkının mülkü olan okul ve cami yerlerini vergi ve SGK borçlarına karşılık, artan kısmı ile de hazineden arsalar alarak takas ettiler ve arsaların hepsini sattılar. Gelecek döneme kaynak bırakmadılar. Belediyemiz, bütçesinin dışında, çevre ve şehircilik bakanlığı, aile çalışma ve sosyal Hiz. Bakanlığı, spor toto teşkilat başkanlığı, iller bankası gibi devletin çeşitli bakanlık, kurum ve kuruluşlarından 5 yıl içerisinde toplam olarak 200 milyon TL karşılığı 15 milyon dolar, şartlı bağış almıştır. Bu da yaklaşık olarak bugünkü kurla 450 milyon TL yapmaktadır. İstanbul’da CHP’li başkanlar tarafından yönetilen belediyelere bu yardımların, bağışların hiçbiri yapılmamıştır. Adil olmayan bir ayrımcılık yapıldığını bilgilerinize sunarım.
Grenium sitesi tarafından kamuya terk edilen 465 ada 2 ve 3 parseller rant uğruna satıldı. bir daha böyle bir alan bulamayacağımız o bölgede, sağlık tesisleri, okullar, katlı otopark gibi bir çok kamusal hizmet görebilecek lokasyona sahip olan bu arsayı bütün ısrarlarımıza ve açtığımız davalara rağmen sattınız. Kimseyi dinlemediniz, ya da bizler kendimizi dinletemedik. Şimdi otopark sorunu var diye kendi kendinizi şikâyet ediyorsunuz. Çekmeköy eğitim vadisi oldu deniliyor, hiç katılmıyorum tam tersine özel okul çöplüğü oldu. Hala devlet okullarında 2‘li eğitim yapılıyor, hala çocuklarımız zifiri karanlıkta okula gidiyor, hala çocuklarımız 40-50 kişilik sınıflarda okuyor…
Fibalife sitesinin karşısında olan çocuk parkı ve deprem toplanma alanı olan 3580, 3581 ve 3582 parsellerden oluşan ve Fibalife sitesinin kamu alanı terk ettiği bu alana akaryakıt istasyonu yapılması amacı ile yapılan planlar bilirkişi raporları olumsuz görüş sunmasına, mahkeme kararları ile planların iptal edilmesine rağmen hala ısrarla satış yapabilmek için olağan üstü bir çaba harcanıyor. Bu planları, bu hukuksuzlukları, çevre ve şehircilik bakanlığına yaptıranlar Çekmeköy belediyesi ve yetkilileridir. Eskiden mahkeme kararlarının üstünden 1 yıl geçmeden yeni bir plan yapılmazdı. Etik değerler, mahkeme karaları, hukuk ayaklar altında… varsa yoksa rant, rant, rant…
Dönemimiz bitiyor, vermiş olduğumuz cevapsız bıraktığınız, belgeler istediğimiz halde vermediğiniz, teklif ettiğimiz halde oturup da bunlar ne diyor diye geri dönüş yapmadığınız önergelerimiz var. Dönem bitti bundan sonrada cevap alacağımızı da sanmıyorum, alsak da artık işe yarayacağını düşünmüyorum. 5 yıllık süre içerisinde çabalarımız Çekmeköy halkının daha iyi hizmet alabilmesi için oldu. Bizler “diyalog, uzlaşı, ortak akıl ve birlikte çalışma” anlayışı ile hareket etmeye çalıştık. Temmuz 2023 sonu itibari ile 521 meclis kararı almışız. Bunun 337’si oybirliği ile 184’ü ise oy çokluğu ile alınmış. Yani %65 oranında oybirliği ile kararlar almışız. Maalesef bu anlayışı sizlerde göremedik. en basitinden faaliyet kitapçığından İstanbul büyükşehir belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’nun fotoğrafını çıkardınız.
Maalesef İBB’den hedef alınarak, merkezi hükümetin baskısı ile “hesaplaşma, gününü gösterme, iş yaptırmama, engelleme, vesayet ve yetki gaspı” anlayışı egemen oldu. Hâlbuki sayın cb, ibb başkanı seçildiğinde meclis olarak azınlıktaydı. O gün kendisine bu tür zorlukların hiçbiri yaşatılmamıştı. 31 Mart’ta seçime gidiyoruz. İstanbul ve Çekmeköy halkının iradesine saygı duyarak, sağduyu içerisinde, aklın ve bilimin önderliğinde Çekmeköy’e ve İstanbul’a en iyi hizmeti verebilmek umudu ile seçilecek belediye başkanlarına başarılar diliyorum.”