31 Mart’ta büyük bir değişimin gerçekleştiği tarihi bir seçim yaşadık ve yerelde iktidara gelen Cumhuriyet Halk Parti’li belediyeler işbaşına gelerek görevi devraldı.
Yurdun büyük bölümünde olduğu gibi İstanbul Anadolu yakasında da Üsküdar’dan Çekmeköy’e, Sancaktepe’den Beykoz’a, Şile ve Tuzla’ya kadar harita kırmızı renge boyandı.
Seçimin üzerinden iki aydan fazla bir süre geçti.
Başkanlar yerine oturduktan sonra bir yandan kadrolarını oluşturmaya çalışırken diğer yandan da hizmet çarkını döndürmek ve devraldıkları hesaba, kitaba hakim olmak için mücadele veriyorlar..
Kolay değil, her açıdan yılların birikiminin üzerine geldiler..
Borç da yılların birikimi, ekipler ve kadrolar da..
Şu ekonomik krizde onca borcun üzerine bir de tasarruf genelgesi ile işler hepten zora girdi..
İşler sadece CHP’li belediyeler için zora girmedi, sayısı azalan Ümraniye gibi Ak Parti’li belediyeler için de zora girdi.
Çekmeköy, Üsküdar, Beykoz, Şile ve Sancaktepe gibi Ak Parti’nin seçim kaybettiği ilçelerdeki kadrolar akın akın Ümraniye, Pendik ve Sultanbeyli gibi sayısı sadece üçe düşen ilçelere gitmeye çalışıyor.
Haliyle bu ilçelerde personel açısından bir yoğunlaşma yaşanıyor ve taleplerin karşılanması her geçen gün zorlaşıyor..
CHP’li belediyelerde de vatandaşın en büyük talebi iş konusunda.
Belediyeler tıklım tıklım insan kaynıyor.
Gelen vatandaşın yüzde 80’i yakınlarına ve çevresine iş talep ediyor..
Başkanlara yapılan ‘Hayırlı olsun’ ziyaretlerinin bile yüzde 80’i iş talebi sohbetiyle geçiyor.
CHP’li belediyelerin en büyük avantajı; İstanbul Büyükşehir’den bir çok ilçe belediyesine sayılarının fazla olması. Sayı fazla olunca talepler önce kendi ilçelerine yönleniyor. Yani Beykoz’daki önce Beykoz’a, Şile’deki önce Şile’ye gibi…
Hemşericilik bağları, siyasi planlar veyahut ahbap-çavuş ilişkileri nedeniyle taleplerin kaydığı farklı ilçeler yok değil, onu da vatandaş izliyor, görüyor ve eksi notunu yazıyor zaten..
Tablonun değiştiği belediye meclislerinde de geçmiş dönemlerin zıttı bir işleyiş hakim.
Meclis toplantılarında AK Parti’li üyeler muhalefet, CHP’liler ise iktidar olmaya alışmakta zorlanıyor.
Öyle ki CHP’li bazı meclis üyeleri iktidar oldukları belediyelerinde vatandaşın sorunlarını neredeyse soru önergesi yapıp meclise getirecekler.
Bazı ilçe belediyelerinin meclis toplantıları internet üzerinden yapılan canlı yayınlarla daha fazla toplumsal kitlelere açılsa da bazı belediyelerin bu uygulamaya geçmemesi vatandaş nezdindeki beklentiyi her gecen gün artırıyor.
Büyük değişime imza atan vatandaş; yerel yönetimleri bu dönem daha yakından izliyor, takip ediyor.
İktidar olma yolunda büyük bir sorumluluk alan CHP’li belediyelerin yaptığı, yapmadığı her şey çok ama çok göz önünde ve sayılı gün tez geçiyor.
“Oy verdim, seçtim, çalışacaksın, mücadele edeceksin, yapacaksın, başaracaksın” diyen seçmen için hizmet yolunda mazeret ve bahane çok fazla geçerli değil gibi.
Vatandaş haklı olarak hizmet isteyecek ve bekleyecek. Öyle de yapıyor zaten. Mesela yaz geldi, etraf kuru otlar ve sineklerle doldu. Mahalle sakinleri, ‘nerde bu ekipler’ diye bas bas bağırıyor. Halkın vergileriyle hizmet üreten belediyeler vatandaşın talebine koşmak, çözüme kavuşturmak ve onları mutlu etmek mecburiyetinde.
Önceki belediye yönetimlerine göre çok daha üstün bir performans sergileyen ilçe belediyeleri de var.
Dün bir bugün iki öyle güzel hizmetler yapan belediyeler var ki vatandaş ayakta alkışlıyor.
Örneğin Çekmeköy’de eşe-dosta peşkeş çekilen belediyeye ait yüzlerce mülkün işgalden kurtarılarak halka açılması, sosyal tesis yeme-içme ücretlerinde indirime gidilmesi yine aynı şekilde Sancaktepe’de sadece bir ayda çocukların hizmetine yeni spor sahaları açılması, kreş temelleri atılması ve sosyal alan inşaatlarının projelendirilmesi gibi..
Sözün özü; 31 Mart seçim sonuçları ve akabinde sergilenen performans yapılacak ilk genel seçimin sonuçlarına büyük etki eder. Belediyeler bu bilinçle hareket etmeli, başkanlar ve yönetim kadroları şartlar ve imkanlar ne olursa olsun sadece ve sadece millete hizmet için mücadele vermeli.