İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve İBB Başkanı, Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu, kent genelinde görev yapan yaklaşık 900 muhtarla iftarda bir araya geldi. Muhtarların ellerindeki yetkilerin süreç içerisinde iktidar tarafından alındığına ve etkisiz hale getirildiğine vurgu yapan Akşener, “Fak-Fuk-Fon nedir? Bu kaynağı dağıtan, kaymakamla beraber, sizdiniz. Şimdi, bir siyasi partinin, yani AK Parti’nin mahalle temsilcisi sizin yerinizi alsın diye yapıldı bütün dümenler. Bu dümenleri çözeceğiz” dedi. “Muhtarlarımızın bizimle beraber olması, bizi sahada güçlendiriyor” diyen İmamoğlu da “Daha önce ‘müdürlük’ diye tariflenmiş muhtarlık müessesesi, artık İstanbul’da bir ‘daire başkanlığı.’ 2022 yılında 8 milyon lirayla başlayan bütçesi olan daire başkanlığımız, bu yıl 59 milyon liranın üzerinde bir bütçeyle muhtarlarımıza hizmet sunacak” bilgilerini paylaştı.
İYİ Parti Genel Başkanı ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı, Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu, kentte görev yapan muhtarlar ve aileleriyle iftarda bir araya geldi. Dr. Dilek İmamoğlu da Yenikapı’daki Dr. Mimar Kadir Topbaş Gösteri ve Sanat Merkezi’nde düzenlenen iftarda İmamoğlu’na eşlik etti. Yaklaşık 2 bin 500 kişilik iftar programında, sırasıyla; İstanbul Muhtarlar Federasyonu Başkanı Kadir Delibalta, Tüm İstanbul Muhtarlar Dernekleri Federasyonu Başkanı Selami Aykut, İmamoğlu ve Akşener birer konuşma yaptı.
AKŞENER: “BU DÜMENLERİ ÇÖZECEĞİZ”
Muhtarın ülke içindeki önemine yönelik kendi yaşamından kesitler sunan Akşener, “İki Başkanımız konuştular. Ben hem eski bir İçişleri Bakanı olarak hem de muhtarlığın gençliğinde, çocukluğunda ne manaya geldiğini bizzat tecrübe etmiş bir kişi olarak konuşuyorum. Şimdi esas mesele ne? Para düzeltilir. İmkanlar sağlanır. Her şey olur. Ama esas mesele, muhtarın demin saydığım bütün özelliklerinin ortadan kaldırılmasıdır mesele. Bunun anlamı şu: Bir milletvekilinden daha fazla oy alarak seçilen muhtar, kendini seçenlere hesap verir, onların arkasında durur, onların her şeyini bilir. Bunu bilen muhtar, o mahallede sığınmacı kaç kişidir, bilir. O mahallede uyuşturucuyu kim satıyor, bilirdi. Gençleri nasıl koruyacağını bilirdi. Karısına veya ailesine şiddet uygulayan adamla nasıl konuşulacağını bilirdi. Esas mesele; bunlar elinizden alındı. Esas mesele; o garibana el uzatan el olan, milletin iradesiyle seçilmiş, aynı zamanda devleti temsil eden… Fak-Fuk-Fon nedir? Bizlerin, hepinizin vergileriyle oluşup, vatandaşa onun eksiğini, gediğini gidermek üzere tahsis edilen bir kaynaktır. Bu kaynağı dağıtan, kaymakamla beraber, sizdiniz. Şimdi, bir siyasi partinin, yani AK Parti’nin mahalle temsilcisi sizin yerinizi alsın diye yapıldı bütün dümenler. Bu dümenleri çözeceğiz biz. Asıl mesele budur” diye konuştu.
“FAK-FUK-FON’UN MAHALLENİZDE DAĞITIMINI SİZ YAPACAKSINIZ”
“Milletin oylarıyla seçilmiş, o seçilmişliğin saygısını gören muhtarların bugün bütün yetkileri, bütün iletişim kaynakları elimden alınmış, o verilen bütün oya, o büyük oya rağmen etkisiz hale getirilmiş bir millet temsilcisidir” diyen Akşener, şöyle konuştu: “Yani bizim yapmamız gereken ve yapacağımız şey şu: Elbette ekonomik olarak her türlü eksiğin, gediğin giderilmesi lazım. Ama Fak-Fuk-Fon’un mahallenizde dağıtımını siz yapacaksınız. Yani Millet İttifakı’nın mahalle mensupları değil, mahalle başkanları değil, siz yapacaksınız. Devletin oluşturduğu, milletin parasını, millete siz dağıtacaksınız. Birincisi bu. O sokakta, o mahallede kayıt olma zorunluluğu sizin olacak. Gidip nüfus müdürlüğünden kağıt alıp, sizi çırak çıkaramayacak hiç kimse. Siz vereceksiniz onu. Çünkü o zaman bileceksiniz; hırlı mıdır, hırsız mıdır, uyuşturucu satıcısı mıdır? Siz bilirdiniz. İstanbul büyük bir şehir olmasına rağmen, 20 yıl evvel bu derece uyuşturucu satıcısı mahallelerde, ara sokaklarda yoktu. Şimdi var. Çünkü sizin elinizden bütün yetkiler alındı. Mahallenizde kimler yaşıyor, bilme imkanınız yok. Mahallenizin fakir fukarasının durumunu bilme imkanınız yok. Çünkü o keşmekeş, özel olarak yaratıldı. Niye? Çünkü Sayın Erdoğan ve arkadaşları, seçilmişleri sevmiyor. Üzgünüm bunu söylemek zorundayım. Seçilmişi sevmiyor. Büyük oy alarak geleni de sevmiyor. Çünkü tek adam sistemini tercih ediyor.”
“14 MAYISTA SAYIN KILIÇDAROĞLU’NA OY VERMELERİNİ RİCA EDİYORUM”
Var olan sistemin bir kişiye “aşırı güç” verdiğine dikkat çeken Akşener, konuşmasını şu sözlerle noktaladı: “Özellikle AK Partili kardeşlerime seslenmek isterim. Bakın Sayın Erdoğan’ın seçildiğini var sayın. Son dönemi. Partisinde kimseyi bırakmadı. Ama o 5 yılın sonunda, bu sefer bu ucube sistem devam ettiğinde, aynı yetkilerle ve uğranılan haksızlıkların, yapılan yanlışlıkların oluşturduğu bir büyük öfkeli kalabalığın eliyle birisi seçilecek. O kişi, dünyanın en iyi insanı olsa dahi, o yetkilerle bir sene sonra kafayı yer. Haftada 36 bin imza atılan bir düzen olamaz. Bir şahıs, bir haftada 36 bin imza atamaz. Dolayısıyla, AK Partili kardeşlerimin bu seçimde, mutlaka bu düzeni, bu şube Sistemi değiştirecek şekilde oy vermesi Türkiye’nin geleceği açısından, evlatlarının geleceği açısından, ama özellikle Sayın Erdoğan’ı en çok sevenlerin oy vermesi lazım ki bu sistemin değişmesine, Türkiye’nin yeniden düşmanlıkları bir kenara bırakıp barıştığı, sarıldığı ve parlamenter sisteme geçişin olduğu Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yeniden güçlü ve itibarlı olduğu muhtarlığın, muhtarlık kavramının yine, yeniden, en güçlü haline geldiği o sistemi kurmak için, inşa etmek için ve Cumhuriyet’imizin bize kazandırdığı o değerlerle barışmak için ve Türkiye’nin nefes alması için, elbette 14 Mayısta hem Sayın Kılıçdaroğlu’na hem de Millet İttifakı’nın bünyesinde iki siyasi partiden biri olan İYİ Parti’ye oy vermelerini kendilerinden rica ediyorum, bu ülkenin nefes alması için. Ve 14 Mayıs akşamı, inşallah bu ucube sistemden kurtulduğumuz ve Türkiye’de bir Sayın Cumhurbaşkanımızı teşhi ederek gönderdiğimiz, diğer Cumhurbaşkanımızı, 13. Cumhurbaşkanımız Sayın Kılıçdaroğlu’nu da ‘Buyurunuz efendim’ diyerek yerine oturttuğumuz bir akşam yaşanacak inşallah öncelikle sizlerin helal oylarıyla.
İMAMOĞLU: “MUHTARLARIN ARTIK İBB’DE DAİRE BAŞKANLIĞI VAR”
“Göreve geldiğimizde ilk günden bu yana, İBB olarak, muhtarlarımızla çok sağlam bir diyalog, çok sağlam bir ilişkiyi kurmak ve onlarla beraber sahada olma konusunda özenli bir gayret gösterdik” diyen İmamoğlu, her ilçe ve mahalle ziyaretinde mutlaka muhtarları da davet ettiğinin altını çizdi. “Muhtarlarımızın bizimle beraber olması, bizi sahada güçlendiriyor” diyen İmamoğlu, “Daha önce ‘müdürlük’ diye tariflenmiş muhtarlık müessesesi, artık İstanbul’da bir ‘daire başkanlığı.’ 2022 yılında 8 milyon lirayla başlayan bütçesi olan daire başkanlığımız, bu yıl 59 milyon liranın üzerinde bir bütçeyle muhtarlarımıza hizmet sunacak” bilgilerini paylaştı. Merkezi idare ve yerel yönetimlerin, muhtarlıkların sorunlarının çözümü noktasında ortak çalışması gerektiğine dikkat çeken İmamoğlu, “Her vatandaşın ilk sıkıştığı ya da bir ailenin kendini yalnız hissettiği, çaresiz hissettiği bir anda en yakınında çalacağı kapı, muhtarlarımız. O bağlamda göreve geldiğimiz ilk ramazan ayında, bütün muhtarlarımıza ciddi sayıda Ramazan desteği konusunda dağıtım yaptık. Onlara, ‘Bildiğiniz fakir vatandaşlara, ihtiyacı olan vatandaşlarımıza, kurumumuz adına siz dağıtın’ dedik. Ve 4 yıldır bu geleneğin gururla sürdürüyoruz. Ben, bize aracı olan veren elin alan eli görmediği bir sistem içerisinde özenli davrandığına inandığım ve bizimle iş birliği yapan bütün muhtarlarımıza yürekten teşekkür ediyorum” dedi.
“KILIÇDAROĞLU VE AKŞENER BİR ARAYA GELDİĞİNDE NASIL BİR GÜÇ OLDUKLARINI İSTANBUL SEÇİMLERİNDEN BİLİYORUM”
Önümüzde bir seçim süreci olduğuna vurgu yapan İmamoğlu, şunları söyledi: “13. Cumhurbaşkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, memleketin bütün demokrasi unsurlarını hak ettiği yere taşıyacak örnek çalışmaların en yüksek savunucusu olacak. Muhtarlarımızla ilgili yıllardır söylemleriyle, kavramlarıyla sürekli hem Cumhuriyet Halk Partisi adına hem İYİ Parti adına ve diğer ittifak unsurlarıyla beraber, birleşik bir biçimde, özellikle 14 Mayıs’tan sonra bilinmelidir ki, sadece muhtarları güçlendirmek değil, yerel yönetimleri de güçlendirmek, demokrasinin yerelden şahlanacağını bilen bir kavramla, bu konuda kayıtsız şartsız üstün bir mücadele vereceğini şimdiden hepinize belirtmek isterim. Saygıdeğer Cumhurbaşkanımız, 13. Cumhurbaşkanımız olacak olan Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun ve burada bizimle beraber bulunan İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener Hanımefendinin bir araya geldiğinde, nasıl bir güç olduğunu en iyi bilenlerden birisiyim. Zira İstanbul seçiminde, vatandaşını düşünen, vatandaşıyla konuşan, vatandaşını incitmeyen bir kavramla hem o dönemin kampanyasını yürüten hem de İstanbul’da önemli bir demokrasi zaferi elde edilmesine imza atan bir birlikteliktir bu.”
“AYNI BİRLİKTELİK, ŞİMDİ DAHA GÜÇLÜ”
“İşte aynı birliktelik, şimdi daha güçlü” diyen İmamoğlu, “Çünkü, 4 yılı aşkın süredir, belediyelerde elde ettiğimiz başarı ve özellikle bizleri de yanlarına katarak, güçlendirilmiş bir modelle hem Ankara Belediye Başkanımız Mansur Yavaş hem de bizler, bu sürece destek olarak, çok güçlü bir şekilde seçime giriyoruz. Açıkçası ben, İstanbul’daki muhtarlarımızın elini vicdanına koyarak, bizleri takip ederek, en üstün demokrasi yönünde kararlarını verme konusunda kendi iradelerini ortaya koyacağını düşünüyorum. Bu bir siyasi propaganda konuşması değil. Bunun adı aslında, memleket geleceği adına, herkesin elini taşın altına koyma meselesidir” ifadelerini kullandı.