İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Tek amacımımız, 16 milyona hesap vermek” diyerek, 23 Haziran’dan sonraki ilk 6 aylık icraat dönemini, düzenlediği basın toplantısıyla kamuoyu ile paylaştı.
İBB ve iştiraki şirketlerin borç ödemelerinden metro yatırımlarına, çocuklar ve kadınlar için geliştirilen projelerden yeşil alan kazandırma çalışmalarına kadar birçok alanda yaptıkları icraatları sıralayan İmamoğlu, “Artık hiç kimse, bu şehirde kamunun parasıyla kapalı kapılarda hesapsız kitapsız iş yapamaz. Artık hiç kimse, ‘Ben dedim, olacak’ diyemez” dedi. Şehrin emin ellerde olduğunu ve kentte oturma döneminin bittiğini vurgulayan İmamoğlu, “Oturanlar da gitti” tespitinde bulundu. “Kararları hem 16 milyon Istanbulluyla hem de onların temsilcisi olan 39 ilçe belediye başkanımızla birlikte vereceğiz” diyen İmamoğlu, “Ne yaparlarsa yapsınlar, bize engel olamayacaklar. Biz 16 milyonun hakkını aramaktan asla vaz geçmeyeceğiz. Bize karşı yönelecek anti demokratik yol ve yöntemlerden asla ama asla yılmayacağız. 16 milyonun hakkı söz konusu olduğunda hiçbir şekilde geri adım atmayacağız. Asla susmayacağız. Herkesin de konuşmasını isteyeceğiz. Biz, hiçbir biçimde ve hiçbir zaman mazerete sığınmayacağız. Bu kutsal şehrin sorunlarına ve 16 milyonun ihtiyaçlarına çözüm üstüne çözüm üreteceğiz. Ve mutlaka başaracağız. Çünkü biz, küçük bir çıkar grubu için değil, 16 milyon için çalışıyoruz. Bunun için gençliğimiz ve enerjimiz var. Bunun için heyecanımız ve inancımız var. 6 ayda çok başarılı olduk. Çok daha başarılı olacağız. Dünyaya model olacağız” şeklinde konuştu. CHP’li belediye başkanlarına yönelik saldırının gelenek haline geldiğini vurgulayan İmamoğlu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve Urla Belediye Başkanı Burak Oğuz’a yönelik iftira kampanyalarını protesto ettiğini belirtti.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, 23 Haziran seçimlerinin üzerinden tam 6 ay geçtikten sonra kameraların karşısına geçti. Harbiye’deki İstanbul Kongre Merkezi’nde, “İBB 6 Aylık Çalışma Dönemi Basın Toplantısı” adıyla gerçekleştirilen etkilikte, İBB üst yönetimi, daire başkanları ve iştiraklerin genel müdürleri de İmamoğlu’na tam kadro eşlik etti. İBB yöneticileri, İmamoğlu konuşma yaptığı kürsünün arkasına kurulan, platformda oturdu. Konuşmasına, dün, Sarıkamış harekatının 105’nci yıl dönümü olduğunu hatırlatarak başlayan İmamoğlu, “O gün vatan için hayatını kaybeden, şehit olan on binlerce vatandaşımızı, insanımızı, geçmişimizi, atamızı; rahmetle, minnetle, saygıyla anıyorum. Bugün de aynı zamanda, Cumhuriyet’imizin üzücü olaylarından birinin daha yıl dönümü. O da Menemen’de, ne yazık ki, Cumhuriyet’imize karşı, yeni ve cağdaş sürece karşı ayaklanma düzenlenerek şehit edilen Kubilay Asteğmen’in ölümünün yıl dönümü. Kubilay Asteğmen’i de minnetle, rahmetle anıyorum. Cumhuriyet’imizin ilkeleri doğrultusunda, yıllar boyu mücadele vereceğimiz, asla bu yoldan sapmayacağımızı duyurmak istiyorum” dedi.
“CHP’Lİ BELEDİYE BAŞKANLARINA SALDIRI GELENEK HALİNE GELDİ”
CHP’li belediye başkanlarına yönelik bir saldırının söz konusu olduğunu vurgulayan İmamoğlu, “Bu saldırı, ne yazık ki Ankara’da gelenek haline gelmiş. Açıkçası; çok acıyla, üzüntüyle, kaygıyla izlediğimiz bir süreç. Milyonlarca Ankaralı’nın oy verip seçtiği, güvenini ortaya koyduğu Mansur Yavaş’a karşı sürdürülen iftira ve soruşturma sürecini buradan kınıyorum. Bu kampanyaların mutlak sonuçsuz kalacağına da inancım tamdır. Ankara’da yürüttüğü hizmet politikalarıyla, tasarruf politikalarıyla, yine çok başarılı uygulamaları ve görev anlayışıyla Mansur Yavaş’ın her zaman yanında olduğumuzu, buradan bütün gücümüzle kendisini desteklediğimizi ifade edelim. Özellikle CHP’li belediyelere yapılan bu müdahaleler, sanki güncel ve sıradan bir vakaymış gibi dile getiriliyor. Bu düşündürücü. Belediyesine müfettiş gelmemiş, hakkında inceleme başlatılmamış, hatta ‘Seçimi kazandın’ diye geçmişe dönük de incelemesi ve müfettiş taraması sıklıkla ve baskı üstüne baskı yapılmasını da kınıyorum. Yine Urla’da, seçilmiş bir belediye başkanımıza yapılan tutuklama sürecini de kaygıyla izlediğimi belirmek istiyorum. Hele hele yerine kayyım atanmasını da protesto ediyorum. İnsanların eğer terörle ilişkisi var ise ve terörle ilgili bir süreç denetimine tabiyse, bu ne tesadüftür ki hep seçimden sonra oluyor. Seçimden önce bunların hiçbirisi ortaya çıkmıyor” diye konuştu.
“TEK AMACIMIZ 16 MİLYONA HESAP VERMEK”
Toplantının tek amacının, “16 milyona hesap vermek” olduğunu vurgulayan İmamoğlu, “Biz, bu ülkede her hangi bir makama seçimle gelmiş olan her siyasetçinin, kamu adına karar alan, iş yapan ve bütçe kullanan her bir yöneticinin hesap vermesinin bir mecburiyet olduğuna inanıyoruz. Biz, demokrasi ve demokratik değerlerin bu ülkede yeniden yeşermesi için, şeffaflığın ve hesap verebilirliğin olmadan olmaz değerler olduğuna inanıyoruz. Bizce şeffaflık ve hesap verebilirlik herşeyin başıdır. Bir ülkede kamu adına iş yapanlar hesap vermeye yanaşmıyorsa, o ülkede işler yanlış gidiyordur. Şeffaflık ve hesap verebilirlik yoksa, çürüme başlamış demektir” dedi.
“ARTIK HİÇ KİMSE ‘BEN DEDİM, OLACAK” DİYEMEZ”
16 milyon İstanbullu’nun 23 Haziran seçimlerinde tüm dünyaya ilham olacak bir irade sergilediğini belirten İmamoğlu, bu iradeyi herkesin doğru okuması gerektiğini ifade etti. “Artık ne İstanbul ne de Türkiye, 23 Haziran öncesindeki İstanbul ve Türkiye değildir” diyen İmamoğlu, “Artık hiç kimse, bu şehirde kamunun parasıyla kapalı kapılarda hesapsız kitapsız iş yapamaz. Artık hiç kimse, ‘Ben dedim, olacak’ diyemez. İşte bugün, bu yüzden buradayız. Ben ve arkadaşlarım, İstanbul’da sadece şeffaf bir yönetim kurmakla kalmıyoruz. Belli aralıklarla ve sürdürülebilir bir şekilde vatandaşlarımıza hesap verecek mekanizmaları da kuruyoruz. Bu şehirden, dünyaya örnek olacak bir demokrasi modeli kurabilmek için gece gündüz çalışıyoruz” şeklinde konuştu. Bugün ya da gelecekte popülist söylemlerde bulunmayacaklarını belirten İmamoğlu, “Bizden hiçbir gün, yalan yanlış rakamlar, gerçeği eğip büken retorikler duymayacaksınız. Bizler, sadece ve sadece gerçeklerle, güvenilir verilerle ve ortak akılla, 16 milyonun irade ve önceliklerine göre işler yapacağız ve elde ettiğimiz sonuçları sizlerle her defasında paylaşacağız. Çünkü biz, 16 milyon için çalışıyoruz. Çünkü biz, işgal ettiğimiz makamların sahibinin halk olduğunu iyi biliyoruz. Bu gerçeği hiç unutmayacağız. Bize unutturulmasına da asla izin vermeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
“İŞE, 6 MİLYAR LİRALIK BORCU TESLİM ALARAK BAŞLADIK”
İmamoğlu, slaytlar eşliğinde yaptığı sunumuna, yönetimi devraldıkları günden bu yana finansal alanda yaptıklarını özetleyerek başladı. İşe, vadesi geçmiş yaklaşık olarak 6 milyar liralık bir borcu teslim alarak başladıklarının bilgisini paylaşan İmamoğlu, şunları söyledi: “İş başı yaptıktan bir hafta sonra, personelimizin maaşlarını ödeyecek paramız yoktu kasamızda. Bizden önceki yönetimin yaptığı bütçeye göre, yıl sonuna kadar 7,9 milyar liralık da bir büyük bütçe açığı devraldık. Yani 6 milyar liralık vadesi geçmiş borç ve artı, sene sonuna kadar da 8 milyar liralık da bütçe açığı. Yani işbaşı yaptığımız 26 Haziran’da, İBB’de toplamda 14 milyarlık bir kara delik devraldık. İlk altı ayımızda öncelikle işte bu 14 milyar liralık açığı yönettik. Üstelik İBB’nin ve bağlı şirketlerinin gelirlerinde de ekonomik kriz yüzünden ciddi bir gerileme yaşanmışken. Üstelik, bize ödenmesi gereken 1 milyar liranın üstünde Maliye Bakanlığı payı, bize ödenmek yerine Türkiye tarihinde görülmemiş şekilde, bizden önceki yönetime kullandırılmış ve kasa bize teslim edilmiş olmasına karşın, biz, bu büyük krizi, bu devasa finansal açığı yönettik. Yönetmekle de kalmadık, 6 ayın sonunda vadesi geçmiş borçlarda neredeyse artış da olmadı.”
“OTURMA DÖNEMİ BİTTİ; OTURANLAR GİTTİ”
Şehrin emin ellerde olduğunu ve kentte oturma döneminin bittiğini vurgulayan İmamoğlu, “Oturanlar da gitti. Biraz sonra sıralayacağım bir sürü iş yaptığımız halde, eski yönetimden devraldığımız yüz milyonlarca liralık borçları ödediğimiz halde, toplam borçlarımız artmadı” dedi. Öncelikli olarak tasarruf yaptıklarını vurgulayan İmamoğlu, bu şekilde israf düzenine son verdiklerinin altını çizdi. İmamoğlu, “Vermeye de devam ediyoruz. İhale şartnamelerindeki rekabeti engelleyici hükümleri değiştirerek, rekabeti arttırdık. Böylelikle fiyatların düşmesini sağladık. Altı ayın sonunda, 7,9 milyar liralık bütçe açığını 4,7 milyar TL’ye indirdik. Bizden önceki yönetimin planladığı belediye bütçesinden israfı önleyip 3,2 milyar lira tasarruf sağladık. 3,2 milyarlık tasarruf ne demek? Bin 300 tane kreşin inşaatına yetecek finansman demek” dedi. Bu denli tasarrufa rağmen önemli hiçbir yatırımı durdurmadıklarını belirten İmamoğlu, “Durmuş pek çok yatırımı yeniden başlattık. Piyasaya bizimle birlikte bir güven geldi. Çünkü herkes biliyor ki, İBB’de artık profesyonel kadrolar var ve bu kadrolar işi biliyor. Finans yönetimini hakkaniyetli ve profesyonelce yapıyor” diye konuştu.
“İŞTİRAKLERİN VERGİ BORÇLARINI ÖDEDİK”
İBB iştiraklerine ayrı bir paragraf açan İmamoğlu, bu alanda da başarılı adımlar attıklarını kaydetti. İştirakler için 23,5 milyar liralık toplam bütçe öngörüldüğünü aktaran İmamoğlu, “Ama yıl sonu itibariyle, iştiraklerimizi toplamda 20,5 milyar lira ile kapatıyoruz. Yaklaşık yüzde 15 daralma oldu. 27 iştirak şirketimizin çoğu zarardaydı. İş başına geldiğimizde iştiraklerin büyük bölümü hareket edemez vaziyetteydi. Pek çoğu kendi belediyesinin ihalesine giremeyecek haldeydi. Pek çok iştirak şirketinin devlete olan vergi borcunu ödenmemişti. İSTAÇ; yani çöp transfer ve bertaraf şirketimiz, çöp ihalesine giremiyordu…
İSPER; yani personel şirketimiz, personel ihalesine giremiyordu. Keza İstgüven, Spor İstanbul, İSFALT şirketlerimiz, belediyenin işini yapmak üzere belediye bünyesinde kurulmuş bu şirketler, vergi borçları yüzünden belediye ihalelerine giremiyorlardı” ifadelerini kullandı. “Peki niçin bunlar belediye ihalelerine giremiyorlardı? Onların yerine kimlerin hangi şirketleri ihaleye giriyorlardı” sorularını yönelten İmamoğlu, “Biz, bu şirketlerimizin devlete olan vergi borçlarının büyük bölümünü ödedik. Geri kalan tutarın büyük bölümünü yeniden yapılandırdık ve ödemeye devam ediyoruz. İştiraklerimizin ihalelere girmesi sonucu, başkalarının şirketlerine 400 milyon liraya ihale edilen işleri, 200 milyon liraya belediye iştiraki şirketlerimiz yapar hale geldi. İlk altı ayda iştiraklerdeki bu fotoğrafı tersine çevirdik. Bu da çok büyük başarı. Hizmette devamlılığı sağladık. İGDAŞ hariç, iştiraklerimizde yaklaşık 500 milyonluk fark yarattık ve kara geçirdik. İGDAŞ ile birlikte 900 milyon lira gibi bir kar ile bu yılı kapatıyoruz” bilgilerini verdi.
“ULAŞIMA VE METROYA ODAKLANDIK”
Halkın parasını temel prensiplerinin belli olduğunu belirten İmamoğlu, bunları şöyle sıraladı: “İsrafa asla izin verme. Maksimum tasarrufu sağla. Gereksiz, beyhude ve öncelikli olmayan işlere kaynak harcama. Eğitim, sağlık, ulaşım, çevre, afet işleri ve kent yoksulluğu ile mücadele alanları başta olmak üzere eldeki kaynakları 16 milyonun öncelikli ihtiyaçları için kullan. Başta 39 İlçe belediyesi olmak üzere; şehrin yatırımlarını, demokratik katılımla ve ortak akılla yönet.” İmamoğlu, finansal özetin ardından verdikleri hizmetleri ve başlattıkları yeni projeleri anlattı. Ulaşım alanında hızlı bir işbaşı yaptıklarını vurgulayan İmamoğlu, “İş başına gelir gelmez, bir yandan tasarruf tedbirleri uygularken bir yandan da yeni finansman arayışlarına başladık. Biliyorsunuz üst üste Fransa, Danimarka, Almanya ve İngiltere ziyaretleri yaptık. 2 yıldan uzun bir süredir tamamıyla durmuş olan metro yatırımları için kaynak bulduk ve 3 önemli hatta inşaatları yeniden başlattık. Bu aziz kentin yıllardır çözülemeyen en büyük sorunu olan, ulaşıma ve metroya odaklandık. Ve kaynağımızın olmadığı, kamu bankalarının kaynak vermeye yanaşmadığı ilk 6 ayımızda sonuç aldık” dedi. İmamoğlu, finansman yetersizliği nedeniyle yapım faaliyetleri Aralık 2017’de durdurulan 3 metro hattındaki çalışamalara; (Ümraniye – Ataşehir – Göztepe), (Çekmeköy – Sancaktepe – Sultanbeyli), (Kaynarca – Pendik – Tuzla) sağladıkları 371 milyon Euro finans desteği ile yeniden başladıklarını belirtti. Bu 3 proje tamamlandığında İstanbul’un 36.9 kilometre yeni metro hattına kavuşacağını kaydeden İmamoğlu, kentte yaşayan vatandaşlara iki de müjde verdi. İmamoğlu, finansal çalışmaların tamamlanması durumunda, yapım çalışmaları devam eden iki önemli hattan Mahmutbey – Mecidiyeköy Metro Hattı’nın 2020 yılı ilk yarısında, Eminönü – Alibeyköy Tramvay Hattı’nın ise 2020 yılının ikinci yarısında hizmete açılacaklarını ifade etti.
“24 SAAT KESİNTİSİZ ULAŞIMI BAŞLATTIK”
İstanbul’da 30 Ağustos’tan itibaren hafta sonu ve resmi tatil günlerinde 24 saatlik kesintisiz ulaşım tarifesine başladıklarını hatırlatan İmamoğlu, 6 metro hattında da hafta sonu gece işletme uygulamasına geçtiklerini kaydetti. ilk 4 ayda gece seferlerinden 900 bin yolcunun yararlandığını belirten İmamoğlu, Adalar hattında 24 saat kesintisiz seferler başlattıklarını sözlerine ekledi. İmamoğlu, 2 bin yeni İstanbulKart kurumsal dolum noktasını hizmete açtıklarını; açık, katlı ve yol üstü İSPARK otoparklarının tamamında İstanbulKart ve kredi kartları ile ödeme hizmetini başlattıklarına da sunumunda yer verdi. İstanbul için “adil, yeşil ve yaratıcı” bir vizyon tarif ettiklerini söyleyen İmamoğlu, “6 aylık icraatımızda hem 16 milyon İstanbullunun iradesinin izlerini hem de bizim vizyonumuzun ve yönetim felesefemizin izlerini birlikte görebilirsiniz. Ulaşım, eğitim, çevre ve kent yoksulluğu ile mücadele, 6 aylık icraat döneminde bizim yatırım önceliklerimizin başında oldu” dedi.
“İSTANBUL MEYDANLARINI KONUŞACAK”
Geçmişte, “İstanbul Metropolitan Planlama Merkezi”nin kurulduğunu, ancak süreç içinde işlevsiz bırakıldığını hatırlatan İmamoğlu, “Önce tepeden inme, merkezden alınan kararlarla planı kadük hale getirdiler. Sonra da intikam alırcasına uzmanları dağıtıp, bu merkezi pasifleştirdiler. İstanbul, artık nereye gittiği belli olmayan, tüm doğal ve kültürel değerleri yok edilmeye yüz tutan bir şehir halini aldı. Biz, göreve talip olduğumuzda şehrimizi geleceğe taşımada anahtar olmak üzere adil, yeşil ve yaratıcı İstanbul vizyonunu ortaya koyduk. Ve dedik ki: ‘İstanbul’un bütün paydaşlarının bir arada ortak akılla belirlediği, kentin geleceğine yön veren bir 2050 vizyonuna ihtiyaç var’. İşte bu amaçla işbaşına gelir gelmez ‘Vizyon İstanbul Ofisi’ni kurduk. Bu kapsamda, ‘Kentsel Politika ve Strateji Merkezi’mizin hazırlıkları da tamamlandı. Ocak ayı içerisinde açılışını yapacağız” diye konuştu. Bu süreçte birçok çalıştay, hazırlık toplantısı, bilimsel analizler ve kamuoyu yoklamaları gerçekleştirdiklerini ifade eden İmamoğlu, vizyonlarını ve politikalarını hamasetle değil, akılla, bilimle, somut verilere dayanarak oluşturacaklarını vuguladı. “Bu kadim kentin tüm mekanlarında, özellikle de kamusal alanlarında Ocak ayı itibariye önemli dönüşümler görmeye başlayacaksınız” diyen İmamoğlu, “Düzenleyeceğimiz ‘İstanbul Meydanlarını Konuşuyor’ kampanyası ile dünyada örneği olmayan bir demokratik katılım sürecini hayata geçireceğiz. Meydanlarda yapacağımız yarışmalar, yarışma süreçlerinin ötesine geçerek, bir demokrasi şenliğine dönüşecek. ‘Vizyon İstanbul Ofisimiz’, oluşturduğu ortak akıl masalarıyla Silivri’den Pendik’e, 15 kent meydanına kimlik kazandırmak ve gerçek kamusal alanlar oluşturmak üzere çalışmaya başladı. Bu projeleri adım adım hayata geçireceğiz” şeklinde konuştu.
“YUVAMIZ İSTANBUL, BİZİM İÇİN BİR SEFERBERLİK SÜRECİ”
Kent yoksulluğu ile mücadelede yeni projelere de ilk altı ay içinde bütçe ayırabildiklerini dile getiren İmamoğlu, “Haziran ayı itibari ile Belediye Meclisimizden geçirdiğimiz kararlarla sadece Haziran – Ekim döneminde toplamda 12 milyon vatandaşımızın ulaşımdan indirimli veya ücretsiz yararlanmasını sağladık” dedi. Vatandaşların bu 5 aylık dönemde toplamda 616 milyon adet yolculuk yapmasına finansal destek verdiklerini belirten İmamoğlu, sunumunda bu konuyla ilgili detaylı bilgiler paylaştı. “Bir kent eğitim alanına eğilmeden, ihtiyacı olan öğrencilere yardım etmeden geleceğini tasarlayamaz” diyen İmamoğlu, bu nedenle 30 bin üniversite öğrencisi için, yıllık 3 bin 200 TL eğitim destek kararı aldıklarını ve bunu hayata geçirdiklerini ifade etti. İstanbul içim en büyük projesinin çocuklar olduğunu yineleyen İmamoğlu, “İhtiyacı olan ailelerin çocuklarını, varlıklı ailelerin çocuklarıyla eşitlemek için okul öncesi eğitim alanında 150 kreş yapma sözü vermiştik. Adına ‘Yuvamız İstanbul’ dediğimiz bu proje kapsamında Eylül sonunda 11 kreşin temelini attık. 51 kreşin yerlerini belirledik. Kreşlerdeki eğitimin içerik ve yöntem çalışmaları STK ve Üniversite işbirliği ile tamamlandı. ‘Yuvamız İstanbul’ bizim için bir seferberlik süreci. Hayırsever kişi ve kurumların da bu seferberliğin parçası olabilmesi için model geliş̧tirdik” diye konuştu. “Süt her çocuğun hakkıdır” sloganıyla, Ekim ayında, ücretsiz ‘İstanbul Halk Süt’ uygulamasını başlattıklarını belirten İmamoğlu, “39 ilçede birden İstanbul Halk Süt’ü çocuklarımıza ulaştırıyoruz. Proje kapsamında 90 bini aşkın 3-6 yaş arası ihtiyaç sahibi çocuğa, aylık 8 litre İstanbul Halk Süt desteği vermeye başladık” dedi. İstanbul’da yeni bir tarım ve gıda rejimi kuracaklarını vurgulayan İmamoğlu, bu kapsamdaki çalışmaların da başladığını duyurdu.
“KADINLAR İÇİN POZİTİF AYRIMCILIK ÖNCELİĞİMİZ”
Cinsiyet eşitliğine inandıklarının altını çizen İmamoğlu, nüfusun yüzde 50’sinin işin içinde olmadığı toplumların gelişmesinin imkansız olduğuna dikkat çekti. “O yüzden kadınlar için pozitif ayrımcılığı öncelik gören bir yönetimiz” diyen İmamoğlu, “Her şeyden önce en acil konu olan alana çözüm üretiyoruz. İstanbul’u kadınların daha güvenli bir şekilde yaşayabildiği bir kent olması için, bir ilki hayata geçiriyoruz. Sığınak sonrası ‘Kadın Dayanışma Evi’ni ay sonu itibariyle hizmete açıyoruz. İhtiyaç̧ sahibi kadınlar çocukları ile birlikte hayata tutunacak ve barınma ihtiyaçları karşılanacak, bu amaçla açılan 40 oda kapasiteli ‘Dayanışma Evi’mizden yararlanacaklar. İstihdam alanında da kadınlara büyük borcumuz var. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve tüm iştiraklerinde işe alımlarda önceliğimizi kadınlara verdik. Örneğin; İSPARK’ın 2 bin 500 personeli arasında tek bir kadın çalışan bile bulunmuyordu. Bu tabloyu değiştirmeye başladık. 2’si üst düzey yönetici İSPAR’taki işe alımlarımızın yüzde 50’sinden fazlasını kadınlardan seçtik. Keza Hamidiye A.Ş. tarihinde de ilk kez üretimde kadın çalışanlar istihdam etmeye başladı. Yeni başlayan yöneticilerde yarı yarıya kadın – erkek oranı sağladık. Metro’da kadın şoför sayımızı artırmaya, İstgüven’de ve diğer tüm iştiraklerimizde kadın istihdamına ve kadına kariyer yollarında fırsat eşitliğine öncelik verdik. İBB tarihinde ilk kez 2 kadın genel sekreter yardımcısı birden atadık. 8 kadın daire başkanına işbaşı yaptırdık. İştiraklerimizde 3 genel müdür ve 10’ün üzerinde üst yönetici kadın liderlerimizden seçildi. Sonuç olarak; 6 ayda işe alımlarımızın toplamda yüzde 30’undan fazlası kadın çalışanlarımız oldu” bilgilerini paylaştı.
“LİYAKATA DAYALI BİR İŞ KÜLTÜRÜ YARATIYORUZ”
İşe alış sürecini yenilediklerine dikkat çeken İmamoğlu, “Çalışanlar arasında seçim öncesinde yaratılmış olan kaygı ortamını giderdik. Partizanlıkla, tanıdık, eş, dost bakış açısıyla yapılagelmiş olan işe alımlar, atamalar ve görev değişikliği kararlarının yaşattığı yönetim kültürü yerine işini iyi yapanın yükseldiği, liyakata dayalı bir iş kültürü yaratıyoruz” dedi. Bu amaçla ‘kariyer.ibb.istanbul’ iş başvuru portalını açtıklarını aktaran İmamoğlu, ‘Portalımız herkesin erişebileceği, ülkenin en değerli kariyer portalı oldu” dedi. İSMEK’lerdeki güncellikten uzaklaşmış ve verimsiz hale getirilmiş yapıyı değiştirmek için çalışmalara başladıklarını ifade eden İmamoğlu, “İSMEK Gelişim programları ile bölgesel istihdam ofisleri saha deneyimi buluşturularak, istihdam edilebilirliğin artırılmasını sağlandık.
İSMEK’lerdeki yeniden yapılandırmayla, İstanbulluların daha mutlu ve daha üretken bir geleceğe erişmelerine yardım edeceğiz. İş arayanlarla eleman arayanları buluşturmak üzere
11 ‘Bölgesel İstihdam Ofisi’nin planlaması yaptık. Küçükçekmece Bölgesel İstihdam ofisini hizmete açtık. 10 gün içinde Kartal ve Şişli İstihdam Ofisleri de açmış olacağız” diye konuştu. İstihdam ofislerine bugüne kadar 11 bin iş arayan vatandaşın başvurduğunu kaydeden İmamoğlu, “5 bin 800 adayı görüşmeye yönlendirdik ve bin 200 kişinin istihdam edilmesini sağladık. Bir yılımız dolduğunda, 11 Bölgesel İstahdam Ofisi’nin 7’sini faaliyete geçirmiş olacağız. Bu ofislerimizin etkin çabasıyla 2020 yılı içinde en az 25.000 İstanbullunun iş sahibi olmasına destek olacağız” bilgilerini paylaştı.
“CEMEVLERİNE İBADETHANE STATÜSÜNÜ MECLİS’E GETİRİYORUZ”
Sosyal adalete önem veren bir yönetim olduklarına dikkat çeken İmamoğlu, “Belediyemiz iştiraki olan 13 şirketimizde ve 15 ayrı iş kolunda, çalışanlarımızın maaşlarına zam yaptık. İş güvencesi, çalışma barışı, çalışan bağlılığı, standartlara uygunluk ve performans temelinde sendikalarla anlaşarak sözleşmelerimizi yaptık. Yaklaşık 38 bin 000 personelimizin maaşlarını ve özlük haklarını iyileştiren ve herkesi mutlu eden anlaşmalar sağladık. Üç şirketimizin personeli için ise benzeri görüşmelerimiz devam ediyor. BELTUR ve İSPARK şirketlerinde performansa dayalı ek protokoller kabul edilmiş ve anlaşma yapılmıştır” dedi. İmamoğlu’nun özel paragraf açtığı alanlardan biri de “inanç” konusu oldu. “Her inanca adil davranan bir mekanizma kuramamışsanız, adil bir kentten bahsedemezsiniz” diyen İmamoğlu, bu amaçla önemli bir adım attıklarını vurgulayarak, cemevlerinin statüsünü İBB meclisine getireceklerini söyledi. İmamoğlu, “Cemevlerinin İstanbul’un tamamında ibadethane statüsüne kavuşturulması için adımlarımızı atıyoruz. Benim hayalimdeki İstanbul, hoşgörü ve barışla kenetlenmiş, bir arada yaşama sevinci ve huzuruna kavuşmuş bir İstanbul” diye konuştu. Suriyeli sığınmacılar konusuna da değinen İmamoğlu, seçimin hemen ardından, İBB’nin ‘Göç Birimi’ stratejisinin oluşturulması için çalışmalara başladıklarını ifade etti. Bu amaçla yaptıkları çalışmalardan örnekler veren İmamoğlu, “Tüm bu toplantıların sonunda İBB tarihinde ilk kez ‘Göç ve Uyum Eylem Planı’ oluşturmaya yönelik alt yapı oluşturmuş ve bu alanda eylem planı çalışmalarına başlamış olduk” dedi.
“KEMERBURGAZ KENT ORMANI’NA KARDEŞ GELİYOR…”
İstanbul’un yeşil bir kent olması için çalışmalarının sürdüğünü de sunumuna ekleyen İmamoğlu, “Toplam alanı 5 milyon metrekareyi aşan Kemerburgaz Cumhuriyet Kent Ormanı’nın düzenlenmesini hızla tamamladık ve 1,6 milyon metrekarelik birinci etabını hizmete açtık. Açılalı henüz birkaç hafta olduğu halde, her hafta onbinlerce ailemiz bu muhteşem imkandan yararlanıyor. Ailecek gidiyor, yeşile ve spora doyuyor. Çocuklarımız bu alanda tabiatla haşır neşir oluyor. Yeşilin rehabilite edici etkisiyle insanlarımız sadece sağlıklı bedene değil aynı zamanda sağlıklı ruha da kavuşuyor” şeklinde konuştu. Kemerburgaz Cumhuriyet Kent Ormanının ikinci etabı 29 Ekim 2020’de açacaklarının bilgisini veren İmamoğlu, buraya yakında bir “kardeş” geleceğinin müjdesini de verdi. İmamoğlju, bu müjdeyi, “Sarıyer İlçemizde Hacıosman bölgesinde saklı kalmış ormanımızı hızla düzenlemeye başladık. Ocak meclisimize ‘Atatürk Kent Ormanı’ adını vermek üzere teklif edeceğimiz bu ormanlık alanımızı, 19 Mayıs 2020 tarihinde halkımızın hizmetine açacağız” sözleriyle dile getirdi. İmamoğlu, Ayamama Deresi ve Kurbağalı Dere gibi kentin sorunlu alanlarının, 2020 yılı ortalarında şehre yeşil alanlarla birlikte kazandırılacağını belirtti. İmamoğlu, “Benzer şekilde Ayvalıdere Yağmur Suyu Tüneli inşaatına da başladık. 625.9 milyon liralık yeni altyapı projeleri ile sel baskınlarına, ‘Dur’ diyecek ve Istanbulluların can ve mal güvenliğini sağlamış olacağız” dedi.
“İSTANBUL FESTİVALLER KENTİ OLACAK”
İstanbul Otogarı’ndaki çalışmaların tüm hızıyla sürdüğünü kaydeden İmamoğlu, burasının bir inovasyon merkezine ve start-up hub’ına dönüştürülmesi için planlama çalışmalarına başladıklarını belirtti. İstanbul’un bir “sanat kenti” olması adına, ‘İstanbul Kültür ve Sanat Platformu’ oluşturmak için harekete geçtiklerini ifade eden İmamoğlu, ‘Örneğin sadece 8 ilçeye sıkışmış, sahne sayısı 11 olan Şehir Tiyatrolarının sahne sayısını artırıyoruz. Kültür-sanat hizmetlerinden en az faydalanan ilçeler öncelikli olmak üzere, yeni kültür ve sanat merkezleri açıyoruz. İstanbul tam anlamıyla bir festivaller ve sportif etkinlikler kenti olacak. Başta ‘Istanbul Deniz Festivali’ ve ‘Çocuk Festivali’ olmak üzere şehrimizin yaratıcılığını ortaya çıkaracak onlarca uluslararası festival planlıyoruz. Bu nedenle ‘İstanbul Turizm Platformu’nu da kurduk ve bir destinasyon olarak İstanbul’un hak ettiği yere ulaşması için çalışmaya başladık. Göreceksiniz, İstanbul dünyadan en çok yabancı ziyaretçi çeken ilk 3 kentten biri olacak” diye konuştu.
“CESUR DEMOKRASİ İÇİN ADIMLAR ATTIK”
Meclis toplantılarının kendi dönemlerinde canlı yayınlanmaya başlandığını hatırlatan İmamoğlu, “Dünya tarihinde ilk kez, bir belediye meclisinin canlı yayınını 4 milyona yakın kişi izledi. Bu kadar ilgi ulusal parlamentoların yayınlarında bile görülmemiştir. Keza İBB tarihinde ilk kez ihaleleri online yayınlamaya da geçtiğimiz hafta itibariyle başlattık” dedi. Yerel demokrasi için, insanların yönetime katılabilmelerine olanak sağlayan mekanizmaların kurulması gerektiğini vurgulayan İmamoğlu, cesur demokrasi için adımlar attılarının altını çizdi. İmamoğlu, “Bizim için demokratik katılım çok ama çok önemli. Çünkü biz biliyoruz ki, bir kentte, bir ülkede demokrasi yoksa gelecek de olmaz. Bu nedenle, örneğin bir bürokratik süreç olan 5 yıllık Stratejik Plan Hazırlıkları’nı Ekim başından itibaren 16 milyon İstanbullunun katılımına açtık. 235 bin İstanbullu anketlerimize veya çalıştaylarımıza doğrudan katılarak görüş bildirdi. 20 bin kişi, şehrin çeşitli noktalarında kurduğumuz stantlarda post-itler ve anketlerle görüş bildirdi. Yakında ‘kullanıcı dostu’, yeni mobil aplikasyonlarımızla, demokratik katılımı nasıl geliştireceğimize de şahit olacaksınız” şeklinde konuştu.
“İBB İLE İŞTİRAKLERİ, YENİ BİR BİLİŞİM SİSTEMİNE GEÇİYOR”
İBB, İSKİ, İETT ve bütün iştiraklerin bilgi teknolojisini tek elden ve ortak bir masadan yönetmeye başladıklarının bilgisini paylaşan İmamoğlu, konuyla ilgli şunları söyledi: “Uygulama çöplüğüne dönen ve birbiriyle konuşamayan onlarca sistemden vatandaşın kolay ulaşacağı ve ihtiyaçlarını kolayca karşılayabileceğini bir bilişim sistemine geçiyoruz. Aynı işin farklı birimlerde tekrar tekrar yapılmasının önüne geçip, milyonlarca lira tasarruf sağlamaya başladık. Ayrıca akıllı şehrin olmazsa olmazı olan, araştırmacı, akademisyen ve startup’ların İstanbul’un sorunlarına çözüm bulacak yazılımlar geliştirmesine olanak sağlayacak açık veri platformunu da kurduk. Bu platformu ihtiyaç duyan herkesin kullanımına yakında açacağız. Özetle İstanbul’un yeni yönetimi olarak her alanda 16 milyonun mutluluğu için çalışıyoruz. Şeffaflığa, halka hesap verme prensibine, vicdana ve adalete dayalı bir yönetim anlayışıyla şehrimizi ayağa kaldırmak için büyük bir enerjiyle çalışıyoruz.”
“16 MİLYON İSTANBULLU’NUN HAKKINI, KURDA KUŞA YEM ETTİRMEYİZ”
Kendilerine karşı hayatın her alanında engelleme çabalarının sürdüğüne vurgu yapan İmamoğlu, sözlerini, “16 milyon İstanbullunun ortak mülkiyeti olan Haydarpaşa ve Sirkeci garlarını bile hokus pokusla 16 milyonun elinden almaya çalışıyorlar. Yeni kararlar alarak ve daha önce görülmemiş uygulamalar icad ederek bizim alanımıza müdahele etmeye çalışıyorlar. Lakayt bir süreç yönetmeye çalışıyorlar. 16 milyon İstanbullu’nun hakkını, kurda kuşa yem ettirmeyiz. Bizim tahsilatlarımızı yapan, 16 milyonun parasını kullanan kamu bankaları bize; yani 16 milyonun belediyesine kredi vermeye yanaşmıyor. Biz bütün bunlara rağmen çözüm üretmeye devam ediyoruz. Geçen hafta bütçemizi oybirliği ile İBB meclisinden geçirdik. İstanbul’da 2020 yılı içinde 10 milyarlık net yatırım yapacağız. Hemen her ay 10 civarında yeni yatırımımızı göreceksiniz. 2020’de kreşlerimiz hariç, 100’den fazla yatırımımız tamamlanmış olacak. Ama biz yatırımları yaparken bizden önceki yönetimler gibi adaletsiz davranmayacağız. Bu şehirde hiç kimse bizim partizan kararlarla yatırım yaptığımızı görmeyecek. İlçelerimizin bize oy verme oranlarına göre değil, tamamen nüfus yoğunluklarına, ihtiyaçlara ve önceliklere göre yatırım planlamasını yapıp uygulayacağız. Ve kararları hem 16 milyon Istanbulluyla ve hem de onların temsilcisi olan 39 ilçe belediye başkanımızla birlikte vereceğiz. Ne yaparlarsa yapsınlar, bize engel olamayacaklar. Biz 16 milyonun hakkını aramaktan asla vaz geçmeyeceğiz. Bize karşı yönelecek anti demokratik yol ve yöntemlerden asla ama asla yılmayacağız. 16 milyonun hakkı söz konusu olduğunda hiçbir şekilde geri adım atmayacağz. Asla susmayacağız. Atatürk Havalimanı mı? Tartışacağız. Kapatıldığı için bu milletin kaç milyarlarcası çöpe gitti, anlatacağız. Kanal İstanbul. Çizgi film yapmak çok kolay. Kanalın etrafına 60-70 katlı gökdelen dikmek de kolay. Bütün bunlara 16 milyon insan adına karşı çıkacağız. Herkesin de konuşmasını isteyeceğiz. 16 milyonluk vatansever İstanbullular; dünyaya örnek olmuş muhteşem insanlarımız bu şehrin asli sahibidir. Bunu kimse unutmasın. Kimse göz ardı etmesin. Sizlerin huzurunda tekrar ediyorum ki, biz, hiçbir biçimde ve hiçbir zaman mazerete sığınmayacağız. Bu kutsal şehrin sorunlarına ve 16 milyonun ihtiyaçlarına çözüm üstüne çözüm üreteceğiz. Ve mutlaka başaracağız. Çünkü biz, küçük bir çıkar grubu için değil, 16 milyon vatansever insan için çalışıyoruz. Bunun için gençliğimiz ve enerjimiz var. Bunun için heyecanımız da inancımız da yüksek. 6 ayda çok başarılı olduk. Çok daha başarılı olacağız. Dünyaya model olacağız…”