25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü öncesi, üzerlerinde katledilen kadınların isimlerinin yer aldığı tişörtlerle sessiz yürüyüş gerçekleştiren Çekmeköy Kadın Platformu, sessizce “Artık Yeter” diye haykırdı.
25 Kasım öncesi Çekmeköy Kadın Platformu, farkındalık yaratan önemli bir yürüyüş ve basın açıklaması yaptı. Çekmeköy Kadın Platformu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü öncesinde, üzerlerinde katledilen kadınların isimlerinin yer aldığı tişörtlerle sessiz yürüyüş gerçekleştirdi. 2019 yılının hangi ayında kaç tane kadın cinayeti işlendiyse bu sayıların da yer aldığı tişörtleri giyen kadınlar, yürüyüşe 13.30’da Çekmeköy Madenler Meydanı’nda başladı. Doğa Parkı’na kadar yürüyen kadınlar, burada bir basın açıklaması düzenledi. Basın açıklamasında şöyle denildi:
“Her yıl şiddet, taciz, tecavüz, kadın cinayeti ve bunun gibi çeşitli toplumsal, ekonomik, psikolojik ve fiziksel şiddetle karşı karşıya kalan kadın maalesef rakamlarla anılırken, erkek iyi hal indiriminden faydalanarak şiddetine devam ediyor. Kadına yönelik şiddetin sonuçlanması imzalanan uluslararası sözleşmeler ve iç hukuk kuralları devletin yükümlülüğündedir. Bu kurallar kadına etkin koruma sağlamaktadır. Kadına şiddet toplumsal bir sorundur. Kadına yönelik yapılan tüm fiziksel, cinsel, duygusal, ekonomik ve daha nice aşağılamalar kadınları kontrol altına almak ve özgürleşmesine önüne engel koymak içindir. Kadınlar artık korku, kaygı, endişe yaşamak istemiyor. Toplumda konumlandırılması her zaman erkekten sonra gelen kadınlar, ülkemizde soyutlaştırılmanın baskısıyla yaşıyor. Kadınları dışlamayın, ötekileştirmeyin, fişlemeyin… Toplumun sosyal yapısı, geleneksel uygulamalar, kalıplaşmış yargı bu toplumda kadını ikinci sınıf vatandaş olmaktan öteye taşıyamadı.
Yaşama hakkı tüm hakların en değerlisidir. Ağustos ayında 49 kadın, Eylül ayında 53 kadın, Ekim ayında 36 kadın öldürüldü. 25 Kasım Kadına yönelik şiddete karşı uluslararası mücadele ve dayanışma gününde bu ölen kadınlarımızın ve nicelerinin nedenleri sorulup araştırılmalıdır.Kadınların önündeki engellerin kaldırılması için mücadele edilmelidir.
Ülkemizde sorunlu ve belalı, sapık ve ahlaksızların vurdumduymaz ve kanıksanmış artışı, toplumu çökertecek bir depremin öncüsüdür. Belayı görmezden gelirseniz ve cezalandırmazsanız belalı bir toplum olursunuz. Çocuk tacizleri, kadın cinayetleri, güvensiz ortam, mahalle baskısı, saygısız ve sevgisiz toplum, hoşgörü ve vicdan eksikliği hiç de iyiye işaret değildir.
Zulümler diken olmuş, gül kokulu çocukların esansları uçup gitmiş. Tüm dünya kadınlarının ortak bir sorunu var, o da sadece kadın olmak. Yoksa kadınların ülkesi, kimliği, sınırı yoktur. Hepsi aynı gökyüzünün yıldızlarıdır. Toplumun sosyal yapısı, geleneksel uygulamalar, kalıplaşmış yargı bu toplumda kadını ikinci sınıf vatandaş olmaktan öteye taşıyamadı. Shakespeare’in dediği gibi; ‘Tüm dünya bir sahnedir. Her kadın ve erkek birer oyuncudur’. Cinsiyet olarak kadına yapılan haksızlıkları görmemek için duyarsız, hissiz, şuursuz ve de kör olmak gerekir. Keşke demokrasiyi savunan, eşitliklerden yana sorgulayabilen, saygılı ve sevgiyi bilen insanlar daha çok olsa. Belki o zaman dünya daha yaşanılabilir bir hal alır. Şiddet nedeniyle ölen her kadının sorumlusu devlettir”